Arz ve Talep Kanunu Nedir ? Nasıl Belirlenir ve Özellikleri Nelerdir ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Arz ve Talep Kanunu Nedir ? Nasıl Belirlenir ve Özellikleri Nelerdir ?

Ekonominin temelinde ve insan ilişkilerinin en derinlerinde arz ve talep kanunu yatar. Bu iki gücün etkileşimi, dükkanlardaki ürünlerin fiyatını, bir şirketin elde ettiği karı ve bir aile zenginleşirken, diğerinin nasıl yoksullaştığını belirler.

Arz ve talep kanunu, süper marketlerin neden yüksek kalite sucuğu, sıradan marka sucuğa göre bu kadar pahalıya sattığını, bilgisayar şirketlerinin, sırf rengini değiştirdiği dizüstü bilgisayarlar için neden ekstra ücret talep edebildiğini açıklar. Matematik ve fizikte bazı temek denklemler gibi, arz ve talep arasındaki ilişki de her alanda görülebilir.

Bu kanun, Ekvator’da Otavalo’nun  kalabalık sokaklarından, New York’ta Wall Street’in geniş caddelerine kadar her yerdedir. Yüzeysel bazı farklılıklar dışında ( Güney Amerika’da sokaklar çiftçi doludur, Manhattan’dakiler ise finansçı ) köktenci iktisatçılar için bu iki yer de neredeyse aynıdır. Biraz yakından bakarsanız siz de neden aynı olduklarını görürsünüz: İkisi de büyük piyasadır. Otavalo, Latin Amerika’nın en büyük ve en meşhur pazarlarından biridir; Wall Street ise New York Borsası’nı barındırır. İkisinde de insanlar bir şey alır satar.

İster ürünlerin fiziksel olarak satıldığı Pazar standı olsun, ister Wall Street gibi ticaretin çoğunun bilgisayar ağları üzerinden gerçekleştiği sanal Pazar olsun, piyasalar alıcı ve satıcıyı bir araya getirir. Arz ve talebin kesişme noktası da fiyattır. Bu iç masum görünüşlü gerçek, bize toplum hakkında çok şey söyler ve piyasa ekonomisinin temelini oluşturur.

Talep, insanların bir satıcıdan belli bir fiyata almaya razı oldukları ürün ve hizmet miktarını ifade eder. Fiyat arttıkça, daha az sayıda insan almak ister, almayı tamamen reddedene kadar bu böyle gider. Aynı şekilde arz, bir satıcının belli bir fiyata satmaya razı olduğu ürün veya hizmet miktarını ifade eder. Fiyat ne kadar düşükse, satıcı o kadar az mal satmak ister, çünkü onları üretmek için belli bir para ve zaman harcamıştır.

Fiyat, bir mala yönelik arz ve talebin yükseldiği veya düştüğüne dair işarettir. Örneğin konut fiyatlarını ele alalım. 21. Yüzyılın başında Amerika’da konut fiyatları hızla arttı, ucuz ipotek kampanyaları sayesinde giderek daha fazla aile konut sahibi olmaya başladı. Bu da inşaatçıların daha fazla konut inşa etmesine yol açtı. Sonunda evler tamamlandığında, konut arasındaki bolluk fiyatları aşağıya çekti. Hem de son süratle.

Ekonominin çok da gizli olmayan sırrı, aslında fiyatların hiçbir zaman tam olarak dengede olmamasıdır. Gül fiyatları yıl boyu artar ve düşer. Yazdan kışa geçildiğinde, süper marketler ve çiçekçiler daha uzaklardan gül getirmek zorunda kalır; gül arzı düşer, fiyatlar artar. Aynı şekilde 14 Şubat Sevgililer Günü’nde gül fiyatları artar.

İktisatçılar bunu ‘’ mevsimsellik ‘’ veya ‘’ gürültü ‘’ olarak tanımlar. Bazı iktisatçılar ise bu dalgalanmaların ötesinde denge fiyatı bulmaya çalışır. Yine konut fiyatlarına bakalım: Şu ana dek hiçbir iktisatçı, ortalama bir evin değerini saptayamamıştır. Tarihten örnekler bize ev değerinin, birinin yıllık maaşının belli bir katı ( Ortalama üç veya dört katı ) olması gerektiğini gösterir.  Ama yine de tam olarak emin olamayız.

Bazı malların fiyatlarından, insanlara dair önemli sonuçlar çıkarabiliriz. Birkaç sene önce bilgisayar üreticisi Apple, yeni Macbook dizüstü bilgisayarı piyasaya sürdü. Macbook, siyah be beyaz olarak iki renkte üretiliyordu ve siyah olanı beyazından daha pahalıydı. Diğer açıdan ( hız, hafıza vb. ) beyaz olanın tıpatıp aynısı olsa da siyah bilgisayar için fazladan 200 dolar ödemek gerekiyordu. Buna rağmen satışlar gayet başarılı oldu. Eğer yeteri kadar talep olmasa satılamazdı. Yani insanlar, sırf kendilerini, bir örnek beyaz dizüstü bilgisayarlı komşularından ayrıştırmak için fazladan para vermeye razıydı.

Bazen arz ve talebin fiyatlardaki değişime tepki vermesi zaman alır. Bir telefon şirketi, arama ücretlerini artırınca, aboneler hemen daha az arama yapmaya başlar veya başka bir şirkete geçer. Ekonomide buna talebin fiyat esnekliği denir. Yani talep, fiyatlardaki değişimle değişir.

Başka durumlarda, müşteriler maliyet artışına tepki vermekte gecikir. Talebin fiyat esnekliği yoktur veya ineastiktir. Örneğin bu yüzyılın başında petrol fiyatları birden arttığında, benzin fiyatları pahalanmasına rağmen insanlar benzine alternatif bulamadı veya yeni, pahalı, elektrikli ya da hibrid araba almaya paraları yetmedi. Aynı şekilde, petrol kullanımına dayalı şirketler de ekstra maliyeti kabullenmekten başka bir şey yapamadı. Tüketicilerin bir kısmı yavaş yavaş toplu taşıma kullanmaya başladı. Bu tip değişimler, yani pahalı ürün yerine ucuz alternatiflerin tercih edilmesi ikame etkisi olarak tanımlanır. Yine de bazı ailelerin artan benzin fiyatlarını göğüslemekten başka şansı yoktur.

Elbette talep için söylediklerimiz arz için de geçerli. Arz için de esneklik söz konusudur. Pek çok işletme oldukça uyumlu hale gelmiştir. Ürünlerine talep azalınca, işçileri çıkarır veya yatırımdan kısarlar. Diğerleri ise esnek değildir ve işler onlar için daha zordur. Mesela Karayipler’deki bir muz üreticisi, daha büyük Latin Amerika şirketler tarafından ezilince veya tüketiciler onun ürettiği muzları almadığında, masraflarını azaltmakta çok zorlanabilir.

Ekvator’daki pazarcı, Wall Street’teki finansçı veya herhangi bir başkasının ekonomik tercihlerinin arkasında yatan genç, fiyat ve fiyatı belirleyen alıcı ve satıcı ilişkisidir; başka bir deyişle arz ve taleptir.

Yorum yapın