Pek Bilinmeyen Yönleriyle Henry Ford Kimdir ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Pek Bilinmeyen Yönleriyle Henry Ford Kimdir ?

Amerikan iş hayatının daha başarılı bir başka hanedanının kurucusu da diyet ve egzersiz konusuna yakın ilgi gösterdi.Henry Ford (1863-1947) yetmiş beş yaşında hala amuda kalkabilecek durumdaydı.Ellili yaşların sonuna yaklaşırken,havaya sıçrayıp şömine rafındaki bir puroyu aşağıya indirerek arkadaşlarını hayrete düşürmüştür.Bu bedensel zindeliğini,vücudunu zehirleyebilecek her türlü şeyden sakınmasına bağlamaktaydı.Kellog gibi o da beyaz ekmeğin büyük bir düşman olduğu kanısındaydı;arkadaşlarını ve yanında çalışanları buna karşı sertçe uyarırdı.Vücudun soğuk içilen suyu ısıtmak için enerji harcadığı inancıyla,her zaman ılık su içerdi.Asla şeker yemezdi;çünkü kristallerin cam parçaları gibi olan keskin kenarlarının iç organlara zarar verebileceğini düşünürdü.Krisallerin ıslanınca eridiğinin kendisine açıklanmasına kadar bu tutumunu sürdürdü.

Ford 1920’lerde bir ara sadece buğday yemeye çalıştı.Doktoru ona gıdasızlığın ölümüne yol açacağını bildirdi ve bu durum sadece buğdayla beslenen domuzlar üzerindeki deneylerle ona gösterildi.Domuzların neredeyse ölecek hale gelmesi,Henry’i beslenme tarzını değiştirmeye ikna etti.1926’da bu sefer havucun her derde deva sihirli bir sebze olduğuna karar verdi ve on dört farklı havuç yemeği tarifi geliştirdi.1927’de buğday tohumu,yulaf ezmesi,ceviz ve zeytinyağından insanın bütün besin ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli bir bisküvi üzerinde çalıştığını ve böylece yakında domuzun,ineğin,tavuğun ‘’gereksiz’’ hale geleceğini duyurdu.’’Harika Besin’’ bisküvinin seri üretimine asla geçilmediyse de ,bu sonuç Ford’u amansız besin denemelerinden alıkoymadı.Deneylerden herkes nasbini aldı.Ford’un Detroit yakınındaki malikanesinde öğle yemeğine davet edilen arkadaşları ve iş adamları Ford tarafından ‘’yol kenarı yeşillikleri’’ olarak anılan şeylerle karşılaştı;bunlar arasında haşlanmış dulavratotu ve içine ipekotu konulmuş soya ekmeği vardı.

henry ford hayatı

Gıdaya karşı bu tutum Ford’un genelde hayat karşı tutumuna epeyce ışık tutar.Onun gözünde,denetim her şeyin başında gelen öneme sahipti.Cesur Yeni Dünya (1932) romanında devler dini ‘’Fordizm’’ olarak anılır;Aldous Huxley aslında Ford’un çalışma yöntemlerinin ekonomik özgürlükle olduğu kadar sosyal yönlendirmeyle de ilgili olduğunu görmüştü.Ford’un hayattki misyonu imalat sürecini daha verimli hale getirmekti.Ona göre,insan mutluluğunun anahtarı üretkenlikti ve üretkenliği aksatan herşeye karşı konulmalıydı.

Dünyayı değiştiren bir kavrayıştı bu.Bugün tüketim toplumu dediğimiz şeyi fiilen Henry Ford yarattı.Malları aynen gıdalar gibi ‘’tükettiğimiz ‘’ fikri tamamen yeni bir şeydi.Bu anlamda ‘’tüketici’’ kelimesinin kayda geçmiş ilk kullanımı 1896 tarihli bir Sears Roebuck kataloğunda yer aldı.Ford ilk meşgalesini on beş yaşındayken saatleri söküp tekrar yerine takma yönündeki  yeteneğini keşfederek buldu.Otuz yaşına vardığında,Detroit’teki Edison Illuminating Compnay’nin başmühendisiydi.Edison’u kendisine idol seçen Ford bu elektrik tapınağında sıkı çalıştı;tipik azimliliyle ve kendisine inancıyla,boş zamanlarında tamamen farklı bir güç kaynağı geliştirmeye yöneldi:Benzinli Motor.Kaba biçimli ilk ‘’Atsız araba’’ sının üstündeki örtüyü 1869’da kaldırdı.Dört bisiklet tekerleğinin bulunması ve bir zincirrle sürülmesi nedeniyle,araca ’’dört tekerlikli bisiklet’’ adı takıldı.Kötü planlamanın alışılmış bir örneği olarak,ürünün yeni hali bittiğinde atölyeden çıkarılamayacak kadar büyüktü ve Ford bir baltayla oracıkta daha geniş bir çıkış kapısı uyduruverdi.Ama Edison hayran kaldı ve cesaret verdi;

Elektriğin neler yapabileceğini bilmiyoruz,ama her şey yapamamasını doğal karşılarım.Makinen üzerindeki çalışmaya devam et.Peşinde olduğun şeye ulaşabilirsen,büyük bir geleceği görebiliyorum.

İki yıl sonra Ford kendi işini kurmak üzere ayrıldı.Detroit yakınındaki donmuş Sr. Clair Gölü’nun üzerinde ‘’999’’ adı verilen bir arabayla saatte 146 km’ye ulaşarak,903’te dünya kara ulaşımı hız rekorunu bizzat kendi kırdı.Her ne kadar çarpıcı olsa da,’’motorlu araba’’ yapılması ve satılması pahalı,ancak varlıklılara uygun bir oyuncak sayılarak kolayca baştan savıldı.Oysa Ford’un başka planları vardı.Montaj hattını icat etmesi imalat sürecini basitleştirerek,maliyetleri aşağıya çekti ve üretim süresini köklü biçimde değiştirdi.Ama dehasının asıl eseri,montoj hattının fiyatları da düşürmesi oldu.Her işçi potansiyel bir müşteriydi ve kar sürümden gelecekti.Plan işledi.İlk Model T Ford’lar 1908’de 825 dolarlık fiyatla piyasaya çıkmaya başladı.Fiyat 1914’e doğru 360 dolara indi.1918’de Amerika’daki arabaların yarısı Model T serisindendi ve on yıl kadar sonra üretim durdurulduğunda,üretilen toplam araba sayısı 15 milyonu bulmuştu.Volkswagen’in ‘’kaplumbağ’’ modeli dışında diğer arabaların hepsinden yüksek bir sayıydı bu.

henry ford

Ford bu başarıya,tümü denetimi merkezileştirmeye dönük bazı cesur yeniliklerle ulaşmıştı.Sekiz saatlik vardiya usulü üç işçi takımının üretim hattını günün yirmi dört saati çalışır durumda tutmasına olanak verdi.Taşima bandıyla işleyen ilk ‘’hareketli üretim hattı’’nın 1913’te devreye girmesi,araba şasisini üretme süresini altı saatten doksan dakikaya indirdi.Öte yandan,Ford bayiliklerinden oluşan bir şebekenin kurulması sadece bayileri zenginleştirmekle kalmayarak,Ford arabalarının her Amerikan kentinde görülür hale getirdi ve böylece daha fazla talep yarattı.Tedarik zincirinin öbür ucunda ,Ford aksam,cam ve lastik üreten şirketleri satın alma ya da onlarla stratejik ittifaklar kurma,teslimatta sürekliliği daha yüksek düzeye çıkarma ve üretim maliyetlerini daha da aşağıya çekme yollarını aradı.Bu ileride,modern imalat şirketleri için şablon haline gelecekti.Üstelik Ford bütün bunları muhasebeciler olmadan başardı.Üretim ve idare işlerinin yapılmasına doğrudan katılmayan insanları işe almaktan hoşlanmayan biriydi:Ford Company ömrü boyunca mali denetimden geçmedi.

Ford’un diğer bir önemli yeniliği personelle lgiliydi.1914’te günde 5 dolarlık asgari ücreti uygulamaya koydu,önceki 2,34 dolarlık düzeye göre büyük bir artıştı bu.Sistem anında başarıya ulaşarak,motivasyonu son derece yüksek binlerce işçiyi Detroit’e çekti ve yüksek düzeydeki personel değişimi sorununu bir çırpıda çözdü.Ama bazı koşullar vardı.Asgari ücrete hak kazanmak için Ford’un sosyal vizyonuna uymak zorunluydu.Aşırı içki yok,sigara yok,boşanma yok,sendika lafı yok.Ford bir sosyal departman oluşturarak,başına eski bir boksör ve kabadayı,kişilikli Harry Bannet’i geçirdi.Barnett’in emrinde işçilerin kişisel yaklaşımlarına ilişkin istihbarat toplayan elli kişilik bir soruşturma ekibi vardı.Ford Motor Company’nin standartlarına uymakta zorluk çeken herkes asgari ücret hakkından yoksun kalacaktı.Barnett ıslah programı kisvesi altında gangsterleri ve eski suçluları işe alarak,her sendikalaşma girşiminin kesintiye uğratılmasını sağladı.Sıkışıldığında başvurulan iş bitiriciydi ve Ford’un tam güvenini kazanarak işyerinden alıp evine götürdü.Bir gazetici ona Ford’un istemesi halinde gökyüzünü siyaha boyayıp bayamayacağını sorduğunda,şu karşılığı verdi;

Bunu ayarlamakta biraz sıkıntı çekebilirm,ama ertesi gün 100 bin işçiyi koyu camlı gözlüklerle fabrika kapılarından içeriye girerken görürsünüz.

Sosyal Departman Ford’un karakterinin daha karanlık yönüne ilişkin ipuçları verir.Aykırı görüşlere tahammül edemeyen bir otokrattı kendisi.Barnett’in kendisi bunu gayet iyi kavramıştı.Aralarında öz oğlu Edsel ve torunu Henry Ford II olmak üzere,kendisine kafa tutmaya kalkışanlar yok sayılma ya da kapının önüne konma durumuna düştüler.Bu acımazsızlık Hitler’in çalışma masasının yanı başında Ford’un aslına uygun büyüklükte bir resmini bulundurmasının sebeplerinden biriydi.

ForD2un günümüzdeki çoğu CEO’dan ayırt eden şey,vizyonunun iş dünyasının çok ötesine geçmesiydi.Teknolojinin düzgün yönetildiğinde savaşsız bir dünyayı getireceğine ve böylece Ford şirketinin mutlu bir küresel versiyonuna dönüştüreceğine inanan bir ütopyacıydı.Bu özelliği beslenme ve kişisel ahlak konusundaki takıntısını açıklamaya yardımcı olur.Detroit yakınındaki Fair Lane’de bulunan çiftliğin elektrik kaynağı Rouge Nehri üzerinde yaptırdığı kendi barajından gelen hidroelektrik enerjiydi.Sivrisinekleri organik yoldan denetim altına almak için,çiftlik arazisinde yüzlerce yarasa yuvası yaptırdı ve çiftliğin inşaat çalışmaları sürerken,ağaçlar kesilirken ölmemeleri için sincap yakalayıp getiren çocuklara para ödedi.

Ford gençliğinde bir çayırkuşunu vurduktan sonra avcılığı bırakmıştı.İki av arkadaşıyla birlikte ölü kuşu bulduğunda,şaşkınlık içinde ağzından dökülen sözler söyleydi:’’Benim için bu iş bitti.Güçlü kuvvetli üç koca adam tüfeklerle şunun gibi ufacık bir kuşa musallat oluyorsa,son kurşunumu sıkmışım demektir.’’Geri kalan yaşamı boyunca bir barışsever oldu:Oğlu Edsel’in oyuncak silahlarla oynamasına bile izin vermedi.

Birçok bakımdan Ford doğduğu çiftliği asla terk etmedi.Doğayı seven ve kamp yapmaktan keyif alan biriydi;kendilerine ‘’Berduşlar’’ adını takan bir grup zengin arkadaşıyla birlikte düzenli doğa gezilerine çıkardı.Grupta eski akıl hocası Thomas Edison,araba lastiği kralı Harvey Firestone ve sevecen bşr takılmayla’’Doğanın büyük Patronu’’ olarak anılandoğa bilimci John Burroughs vardı.

Yorum yapın