Roma Hukuku Nedir? Tarihi, Dayanakları ve Mirası Nelerdir?

Photo of author

By Bilgio.Net

Roma Hukuku Nedir? Tarihi, Dayanakları ve Mirası Nelerdir?

Roma hukuku hem içeriğiyle, hem de biçimiyle bütün Batı hukuk sistemlerine yansımıştır. Aradaki farklılıklar öteden beri var olan çeşitli bölgesel hukuk göreneklerine dayanır.

Roma devlet örgütlenmesi ve hukuk sistemi modellerinin damgası bugün bile Batı kültürel geleneğinde görülebilir. Günümüzde hala kabul gören birçok hukuk ilkesi bu sisteme dayanır. Kuşkulu durumda sanık lehine karar verilmelidir (in dublo pro reo); sözleşmelerin gereği yerine getirilmelidir (pacta sunt servanda); mahkemede her iki taraf da dinlenmelidir( adulatur et altera pars).

Roma Hukuku Nasıl Çalışır?

Roma hukuk sistemi önceli uzun uygulama döneminden doğan ve yazılı olmayan görenek hukukuna dayalıydı. İlk yazılı ve sabit yasa M.Ö. 451 dolaylarında çıkarılan On İki Levha Kanunları’ydı.  Bu metinde bugün hala süren ayrımla hukukun neredeyse bütün alanları vardı; Kamu hukuku, özel hukuk, dinsel hukuk, ceza hukuku ve idare hukuku.

Romalı hukukçular eklerle ve yorumlarla yasaları düzenli biçimde genişletirken, birçok farklı eyaleti ve hukuk geleceğini barındırdığı için imparatorluğun sürekli değişen koşullarına da uyarladılar. Labeo gibi ünlü hukuk bilginleri genel olarak sistemden ziyade özgül hukuk anlaşmazlıkları üzerine yorumlarda bulundu.

Böylece Roma hukuku imparatorluğun çöküşünden sonra da varlığını sürdürmesini sağlayan pratik ve davaya özgü bir yönelim kazandı. Ortaya çıkan yeni hükümdarlar bu hukuku büyük ölçüde benimseyerek Avrupa ve Kuzey Afrika’ya taşıdı.

Roma Hukuku’nun Özellikleri Nelerdir ?

Roma hukuku erken ve geç ortaçağda çıkarılan yasalara etkide bulundu. Hristiyanlık aracılığıyla meşruiyet kazanmasına karşın, çok geçmeden süküler hukuk ve dinsel hukuk arasında bir ayrım ortaya çıktı. Bir ülkenin hükümdarı bütün dünyevi konularda en yüksek makam olarak da görülmeye başladı. Germen topraklarının Roma imparatorluğu ve daha sonra Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu tarafından bölünmesi, güçlü bölgesel farklılıkların gelişmesini hızlandırdı. Böylece ayrı devletlerin ihtiyaçlarına uygun yasaların çıkarılması, Almanya’nın şimdiki farklı hukuk sistemlerine temel oluşturdu.

Bölgesel  farklılaşma yönündeki eğilim özellikle Anglikan hukukunda belirgindir. İngiltere’de 13. Yüzyılda ortaya çıkan görenek hukuku yazılı yasalardan çok teamüllere dayalıydı. Bu durum özgül davalara ilişkin yargı kararlarında yoruma çok daha geniş yer bırakılmasına olanak sağladı.

Roma Hukuku’nda Aydınlanma ve Yurttaşlık Hakları

Aydınlanma çağıyla birlikte, Roma hukuku ilkeleri kapsam bakımından önemli ölçüde genişledi. Daha önce sadece belli kesimler ( örneğin, Eski Roma’da özgür yurttaşlar veya ortaçağda bazı sınıflar) için geçerli olduğuna inanılan haklar artık herkes için geçerli olduğuna inanılan haklar artık herkese tanındı. Bu hakların din, köken ya da mevkiden bağımsız olarak sadece kişinin ‘’insan oluşu’’na dayandığı görüşü benimsendi.

Eşitlik vurgusuna bireysel hakların genişlemesi eşlik etti. Devletçe tanınan haklardan ayrıştırma açısından, bunlar mülkiyet hakkını, can güvenliğini ve din özgürlüğünü kapsayan temel haklar ifade edildi. Böylece bireylerin yaşamıyla ilgili yasalarda devletin temel hakları uygulanması istemenin yolu açıldı. 1879 tarihli İngiliz ‘’Habeas Corpus Yasası ‘’ bu alanda bir kilometre taşı oldu; çünkü hiç kimsenin yasal gerekçe ya da soruşturma olmaksızın tutuklanamayacağı yolunda bir yükümlülük getirdi.

Yorum yapın