Tahvil Piyasası Nedir ? Tahvil Piyasası Nasıl İşler ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Tahvil Piyasası Nedir ? Tahvil Piyasası Nasıl İşler ?

‘’ Eskiden, reenkarnasyon varsa Başkan, Papa veya iyi bir beyzbol oyuncusu olarak geri dönmek istediğimi düşünürdüm. Ama şimdi tahvil piyasası olarak geri dönmeyi istiyorum. Böylece herkesi korkutma gücüm olur’’ der eski ABD başkanı Bill Clinton’ın seçim kampanyası yöneticisi James Carville.

Şirketlerin ve hükümetlerin kaynak bulmak için kullandığı uluslararası tahvil piyasaları, emsali hisse senedi borsası kadar ünlü ve anlaşılır değildir ama bazı açılardan daha önemli ve etkilidir. Bir ülkenin düşük maliyetle borçlanıp borçlanamayacağının kararını veren tahvil piyasaları, savaşların, devrimlerin ve politik mücadelelerin gidişatını belirlemeye yardım eder. Yüzyıllardır hayatın her alanı için önemli sonuçlar doğurmuştur. Barış zamanlarında bile, hükümetin para yaratma becerisi vatandaşları için çok önemlidir: Ödenecek faiz oranı ne kadar yüksekse, ekonominin diğer tüm alanlarındaki borçlanma maliyeti o kadar yüksek olur. Yani tahvil piyasasını görmezden gelmek sizin zararınızadır.

Devlet tahvili fiyatları ( ulusal hükümetlerin bastığı tahviller) hükümetin güvenirliğini, ne kadar kolay para yaratabildiğini ve politikalarının nasıl algılandığını gösterir. Eğer bir hükümet tahvil piyasalarından faydalanamıyorsa, koltuğu sallantıdadır.

Tahvil temel olarak bir borç senedidir. Sahibine, gelecekte sabit bir miktar para (defaten) ve ayrıca belli periyotlarla da ( genelde yıllık) faiz ödeneceğini teyit eder. Örneğin 100 bin dolarlık tipik bir devlet tahvili iki yıldan 50 yıla kadar vadelenebilir ve nominal olarak yüzde 4-5 civarında faiz getirir. Tahviller bir kez dolaşıma çıktı mı New York, Londra ve Tokyo gibi dünyanın finans merkezlerindeki uluslararası tahvil piyasalarında işlem görebilir.

Tahvil Piyasalarında Önemli Olan Orandır

Tahvil piyasalarının asıl gücünün kaynağı, piyasanın bir tahvil için belirlediği faiz oranının, o tahvilin üstünde yazandan oldukça farklı olabilmesidir. Eğer yatırımcılar bir hükümetin a) iflas edeceğine veya b) enflasyonu yükselteceğine (ki bu da bir anlamda iflas gibidir çünkü enflasyon değer aşınmasına yol açar) inanıyorsa o hükümetin tahvillerini satarlar. Bu durumun, tahvilin fiyatını düşüren ve getireceği faizin oranını yükselten çift yönlü bir etkisi vardır.

Bu durum ekonomik açıdan mantıklıdır: Bir varlık ne kadar riskliyse,  o kadar az yatırımcı onu satın alır ve onu elinde tutmaları için almaları gereken mükafat ( faiz oranı) o kadar yükselir.

Elimizde 10 bin dolarlık ve yüzde 4,5 faiz oranlı (getiri olarak da bilinir) Amerikan Hazinesi tahvili olduğunu düşünelim. Ömrü boyunca ( 10 sene, 20 sene veya daha uzun bir süre olabilir.) onu elinde tutana yıllık 450 dolar getirecek. Satış fiyatından tahvili satın alan herkes için bu, yüzde 4,5’lük faiz oranı demektir. Peki ya, yatırımcılar Amerikan hükümetine olan güvenlerini yitirir de ellerindeki tahvilleri satmaya başlarsa? Fiyat 9 bin dolara iner. Bu fiyatla 450 dolarlık getiri, yeni yatırımcılar için yüzde 5’e gelir.

Tahvillerin piyasa değeri oldukça önemlidir çünkü hükümetlerin gelecekte basacakları tahvilleri satabilmeleri için önermeleri gerekecek faiz oranlarını belirler. Her hafta basacağı binlerce tahvile müşteri bulabilmek için üstünde yazılı faiz oranlarını (kupon faizi) var olan tahvillerin piyasa değerine göre ayarlamalıdır. Ödemesi gereken oran yükseldikçe borç alması zorlaşır ve kısıntıya gitmesi gerekir. James Carville’imn bu piyasayı göz korkutucu bulması şaşırtıcı değildir.

Dünya hükümetleri bütçelerini dengede tutmak için borç almak zorunda olduğundan düzenli olarak yeni tahvil basar. Amerika’da en bilindik devlet tahvilleri, Hazine Bonoları, Orta Vadeli Hazine Tahvili ve kısa Vadeli Hazine Bonosu’dur. İngiltere’dekilere ise Birinci Sınıf Tahvil adı verilir çünkü devletin oldukça güvenilir bir kredi verici olduğuna inanılır.

Tahvillerin Kökeni Nedir ?

Tahviller ilk olarak Ortaçağ İtalya’sında ortaya çıkmıştır. Birbiriyle savaşta olan şehir devletleri, zengin vatandaşlarını düzenli faiz ödemesi karşılığı devlete borç vermeye zorlar. Modern yatırımcılar tahvil almak zorunda olmasa bile, Amerika ve İngiltere’de devlet çoğunlukla, emeklilik fonları aracılığıyla vatandaşlarına borçlanır. Emeklilik fonları, nakitlerinin büyük bir kısmını hükümet borcuna aktarmak zorundadır çünkü var olan en az riskli yatırım seçeneği budur.

Napolyon dönemine kadar, piyasa gerçek anlamda etkili değildi. Bu dönemde İngiliz hükümeti önce tontin sonra da hala kullanılan konsol isimli tahvilleri basıyordu. 19. Yüzyılın ilk yarısında Nathan Rothschild, Avrupa tahvil piyasalarındaki kazanımları sayesinde dünyadaki en zengin ve belki de en güçlü finansçı oldu. Rothschild’in bir ülkenin borcuna onay verip vermemesi son derece ciddi sonuçlar doğurdu. Pek çok tarihçi Napolyo Savaşları’nda Fransa’nın mağlup olmasını, stratejik askeri kararlardan çok borçlarını ödeyememesi ve seferler için yeterli parayı toplayamamasına bağlar.

Getiri Eğrisi

Tahvil piyasasının önemini en iyi yansıtan şey, belki de, tahvil faizlerindeki hareketlerin bir ülkenin ekonomik geleceğine dair mükemmel ipuçları verebilmesidir. Getiri eğrisi basitçe, zaman içinde devlet tahvili çeşitliliğindeki faiz oranlarını ölçer. Diğer değişkenler sabitken, yakın vadeli tahvillerin faiz oranları, vadesinin sona ermesine yıllar olan tahvillerden daha az olmalıdır. Bu, ekonominin gelecekte büyüyeceğinin ve genel fiyat seviyesinin artacağının sinyalini verir. Fakat getiri eğrisi sık sık tersine döner. Yani vadesi yakın zamanda dolacak tahvillerin faiz oranları uzun vadelilere göre yüksek olabilir.

Bu, ekonominin resesyona yakın görüldüğüne dair sağlam bir göstergedir çünkü faiz oranları ve enflasyonun gelecek senelerde düşeceğine (bu iki olgu çöküşle ilişkilidir) işaret eder. Aynı zamanda, herkesin ekonomik kaderinin tahvil piyasasına kaçınılmaz şekilde bağlı olduğuna dair de bir örnektir.

“Tahvil Piyasası Nedir ? Tahvil Piyasası Nasıl İşler ?” üzerine bir yorum

  1. Faiz oranları ve enflasyonun gelecek senelerde düşmesi… (bu iki olgu çöküşle ilişkili ise neden bizim hükümet bu ikisini düşürmek istiyor??
    Avrupada bu iki gösterge %2nin altinda. Neden çökmüyorlar???
    Tercüme yazı;)

    Yanıtla

Yorum yapın