Watergate Skandalı Nedir ? Ne Zaman, Nerede ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Watergate Skandalı Nedir ? Ne Zaman, Nerede ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır ?

Watergate Skandalı, sadece ABD Başkanı Richard Nixon’ın istifasına yol açmamış aynı zamanda Amerikan politik tarihinin iz bırakan krizlerinden biri olmuştu. Skandal, 1972 seçimleri öncesinde, Demokrat Parti’nin başkent Washington DC’de bulunan Watergate isimli bir otel ve iş merkezindeki genel merkezine dinleme cihazı yerleştirmeye çalışan kişilerin yakayı ele vermesiyle patlak vermiş, şahısların, Cumhuriyetçi Parti ve Amerikan Gizli Servisi ( CIA) ile bağlantıları olduğunun anlaşılmasıyla da derinleşmişti.

Watergate Kelime Anlamı Nedir ?

17 Haziran 1972’de, Washington DC’deki Watergate Oteli’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan Frank Wills, gece yarısına doğru, garaj ve bodrum merdivenlerini birbirine bağlayan kapının arasında, kapının kapanmasını engelleyecek şekilde sıkıştırılmış birkaç ses bandı buldu. Bunların temizlik işçileri tarafından konulmuş olabileceğini düşünen Wills, bantları ortadan kaldırdı. Bir tur atıp geldiğinde, kapının arasına yeni bantların koyulmuş olduğunu fark etti. Ortada ters giden bir şeyler vardı. Hemen DC polisini aradı. Bernard Barker, Virgilio Gonzalez, Eugenio Martinez, James W McCord, Jr. Ve Frank Sturgis isimli şahıslar, ofislerin birinde suçüstü yakalandı. Ama olay basit bir hırsızlık girişimi değildi ve gizlice girmiş oldukları yer, dönemin muhalefet partisi olan Demokrat Parti’nin merkez ofisiydi.

McCord’un üzerinden çıkan not defterinde E. Horward  Hunt’un telefon numarası çıkınca işin rengi değişti. Bu, hem Beyaz Saray’a, hem de kendilerine pahalıya patlayacaktı. Zira Hunt, sıradan birisi değildi. Hem CIA için, hem de Nixon’ın emri altında Beyaz Saray’da çalışmıştı. Üstelik McCordda Nixon’ın seçim kampanyasında görev almıştı. Yakalananlarla Beyaz Saray arasında bir bağlantı vardı. İpin ucu yakalanmıştı. Devamı da gelecekti.

Kısa zamanda söz konusu şahısların Başkan Nixon’ın Cumhuriyetçi Partisi ile bağlantılı oldukları ve Demokrat Parti’nin telefonlarını dinlemek üzere mikrofon yerleştirmeye çalıştıkları ortaya çıktı ve ortalık karıştı. Nixon’ın basın sözcüsü Ron Ziegler, olayı ‘’ üçüncü sınıf hırsızlık ‘’ olarak nitelese de, burunlara fena halde ‘’ birinci sınıf skandal ‘’ kokusu geliyordu. Olay, her ne kadar başkanlık seçimleri için kampanyaların yürütüldüğü hassa bir dönemde meydana gelse de, birçok Amerikalı, ilk başlarda Nixon gibi anketlerde çok avantajlı görünen bir başkanın bu tür olayla ilgisi olacağına ihtimal vermiyordu.

Watergate Skandalını Ortaya Çıkaran Kimdi ?

Skandal, kan kokusuna gelen köpek balıkları misali, basını da harekete geçirmekte gecikmedi. Ay’a ayak basılmasından sonraki en büyük medya hikayesini yakaladıklarını gören gazeteciler, skandala balıklama daldı. Kabul etmek gerekir ki, Amerikan basını, bu skandal esnasında, basının kamu adına denetim yapması ilkesini layıkıyla yerine getirmiş, skandal aynı zamanda iki basın kahramanı da yaratmıştı.

Washington Post gazetesi muhabirleri Carl Bernstein ve Bob Woodword, skandalın en başından itibaren, yakaladıkları haberle, adeta Nixon’a Beyaz Saray’ı dar etmişler, gazetelerine de büyük bir itibar kazandırmışlardı. İkili, 19 Haziran 1972’de, zanlılar arasında Cumhuriyetçilerin üst düzey güvenlik yetkilisinin bulunduğu haberi ile skandalın Beyaz Saray’a kadar uzandığı gerçeğini patlatmış, bir daha da olayın peşini bırakmamıştı. O tarihten itibaren de Washington Post adını duyan başkanlar, iki kez yutkunmak zorunda kalacaktı.

Zor durumda kalan Başkan Nixon, hiç istifini bozmayarak, olayın arkasındaki herkesin ortaya çıkarılması için Adalet Bakanı Elliot Richardson’u görevlendirdi. Richardson da vakit geçmeden savcı Archibald Cox’u soruşturmanın başına getirdi. Cox, kısa zamanda skandalın beynine ulaştı. Parti merkezinde yapılan tüm telefon konuşmalarının Beyaz Saray tarafından teybe alındığını öğrenmişti. Bant kayıtlarının kendisine teslim edilmesini istedi. Nixon bu isteği kesinlikle reddetti ve Cox’un görevden alınmasını emretti. Adalet Bakanı, Başkan’ın bu talebine kulaklarını tıkayıp, Cox’u görevden almayı reddedince, Nixon bu kez kendisini görevden aldı. Başkan’ın bu çıplak müdahalesi, tüm dikkati üzerine toplamaya yetmişti. Başkan neyi önlemeye çalışıyordu?

Watergate Skandalı Ne Zaman ve Nasıl Ortaya Çıkarıldı ?

Bu arada Başkan’ın etrafında çember de daralıyordu. 30 Ocak 1973’te Nixon’un eski ekibinden Gordon Liddy ve James Cord Jr. Skandaldaki rollerinden dolayı mahkum oldu. 30 Nisan’da Nixon’un üst düzey yöneticileri H. R. Halderman ve John Erlichman ile Adalet Bakanı Richard Kleindienst skandal nedeniyle istifa etti. Ama sular durulmuyordu.

18 Mayıs 1973’te Seneto Watergate Komisyonu televizyondan naklen yayınlanan oturumlara başlayınca, tüm Amerika skandala kilitlendi. Beyaz Saray ile asalet kurumu arasındaki ateşli boks, milyonları ekrana yapıştırmıştı.

3 Haziran 1973’te Bernstein ve Woodword bir bomba daha patlattı. Washington Post’un haberine göre, Beyaz Saray Danışmanı John Dean, Watergate Komisyonu’na, skandalı örtbas çabalarını Başkan Nixon’la ken az 35 kez konuştuğunu itiraf etmişti. Dean ‘in de görevine son verildi. 28 Ocak 1974’te Nixon’ın seçim kampanyasındaki yardımcısı Herbet Porter, Watergate soruşturmasının ilk zamanlarında FBI’ya yalan ifade verdiğini itiraf etti.

1 Mart 1974’te Watergaet Yedilisi olarak bilinen başkanın önceki yardımcıları Haldeman, Ehrlichman, Mitchell, Colson, Gordon C. Strachan, Robert Mardian ve Kenneth Parkinson, Watergate soruşturmasına engel olmak için komplo kurmakla suçlandı. Nixon’ın bu tertipte yer aldığı açıktan dillendirilmeye başlanmıştı. Senato Adalet Komisyonu, 27 Temmuz 1974’te 27’ye karşı 11 oyla Başkan’a karşı ilk suçlamasını yöneltti: Adalete engel olmak. 29 ve 30 Temmuz tarihlerinde ise görevi kötüye kullanma ve Kongre’ye saygısızlık suçlamaları geldi. Tam bu esnada, 1974 Ağustos’unda, Nixon ve Beyaz Saray Personel Şefi H. R. ‘’ Bob ‘’ Heldeman arasında geçen bir konuşmanın ses kaydı yayınlandı. Skandalın patlak vermesinden sadece birkaç gün önce, 23 Temmuz 1972’de kaydedilmiş olan bu kayıtta Başkan, açıkça ‘’ ulusal güvenlik ‘’ bahanesi ile Watergate’deki sızmaları araştıran FBI’nın durdurulması için CIA ‘ın devreye girmesini istiyordu. Nixon, açığa düşmüştü.

Olayın arkası çorap söküğü gibi gelmeye başladı. ABD Yüksek Mahkemesi Nixon’ı, bant kayıtlarını savcılara teslim etmeye zorladı. Başkan bir süre atak direse de bant kayıtlarını teslim etmek zorunda kalmış, ama bu arada halkın desteğini de kaybetmişti. Patlak veren son ses kaydının soruşturma komisyonu tarafından ‘’ dumanı tüten silah ‘’ olarak kabul edilmesiyle, iki yıl boyunca kendisine yönelik baskılara dayanmayı başaran Nixon’un gardı tamamen düştü. Ortaya çıkan bu son delille, çok az sayıda kalan Nixon taraftarı da kendisini yalnız bıraktı. Nixon’a karşı yapılacak oylamada daha önce kendisi lehine oy kullanan Kongre üyeleri, suçlamaları destekleyeceklerini duyurdu. Baskılara daha fazla dayanamayan ve azledilen ilk başkan olmak istemeyen Nixon, 8 Ağustos 1974’te TV’den halka seslenerek, ertesi gün istifa edeceğini açıkladı. Etti de. Yerine başkan yardımcısı Gerald Ford geldi. Böylece Nixon, Amerikan tarihine istifa eden ilk ve tek başkan olarak geçmiş oldu.

Nixon istifa etmişti ama cezai takibat hala mümkündü. Koltuğu devralan Ford, 8 Eylül’de Nixon adına, kendisini işlediği suçlar hakkında yapılacak soruşturmalardan muaf kılan dokunaklı bir özür konuşması yaptı. Bu esnada Nixon da, yaptığı bir açıklamayla ‘’ Watergate ile ilgilenirken, özellikle de olay hakkında yargı süreci başladığı ve olay politik bir skandal olmaktan çıkıp ulusal bir trajediye dönüştüğü sırada daha kararlı bir şekilde davranmamak ve açık sözlü olmamakla yanlış yaptığını ‘’ söyledi. Bu açıklaması, bazıları tarafından suçun kabulü gibi görünse de, ölene kadar masum olduğunu savunacaktı.

Bu arada Washington Post’un iki sıkı ismi, patlattıkları haberlerin tüyolarını aldıkları kaynağa ‘’ Derin Gırtlak ‘’ ismini vermişler ve hiçbir zaman kaynaklarını deşifre etmemişlerdi. Lakin Washington’un en iyi korunan sırlarından bir olarak isimlendirilen ‘’ Derin Gırtlak’’ın esrarı, Haziran 2005’te çözüldü jve arkasından Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI’nın eski başkan yardımcılarından Mark Felt çıktı. Felt, Vaniti Fair dergisine, derin gırtlağın kendisi olduğunu söyleyince, hayatta olduğu sürece kaynaklarının ismini açıklamayacaklarını belirten Bernstein ve Woodword da yıllarca sakladıkları bu bilgiyi doğruladı.

Woodword ve Bernstein ikilisi, kendisine Pulitzer ödülü kazandıran Watergate dosyasını 1974’te ‘’ All The President’s Men’’ ( Başkan’ın Bütün Adamları ) ismiyle kitaplaştırarak, bir çok gazeteci için idol haline geldi. Kitap 1976’da, aynı isimle ve başrollerini Robert Redford ve Dustin Hoffman’ın paylaştığı filmle beyazperdeye de aktarıldı.

Watergate Skandalı’nın Sonuçları Nelerdir ?

Watergate Skandalı’nın etkileri, sadece Nixon’ın istifası ve birkaç yardımcısının hapse girmesi ile dinmedi. Nerdeyse yarı kutsal bir konuma oturtulan Amerikan Başkanı’nın kendilerine yalan söylemesini affetmeyen seçmen, istifanın hemen akabinde gerçekleşen seçimlerde Cumhuriyet Parti’yi dümdüz etti.

Skandal aynı zamanda seçim kampanyalarının finanse edilmesiyle ilgili sıkı düzenlemeler getiren yasa değişikliklerinin kapısını araladı. Kilit komundaki kamu görevlilerinin maddi durumları ile beyan zorunluluğunun sınırları genişletildi. Watergate’in ardından medya, politikacıların faaliyetlerini haberleştirilmesinde daha saldırgan bir tutum takınmaya başladı. Woodward ve Bernstein’dan ilham alan yeni bir araştırmacı gazeteci ordusu, politikacılara nefes aldırmadı. Öyle ki, daha önce olsa iki satırla geçiştirilecek haberler, manşetlere taşınır oldu. Söz gelimi Kongre üyelerinden Wilbur Mills, sarhoş olarak karıştığı bir trafik kazasının manşete taşınmasından dolayı, Temsilciler Meclisi Mali Tedbirler Komisyonu başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı.

Yorum yapın