Çini Sanatı Nedir ? Nasıl Yapılır ?
Mimariye bağlı olarak gelişen diğer bir sanat kolu da çini sanatıdır. Türk süsleme sanatında çiniciliğin özel bir yeri vardır. Bizans mimarlığında mozaik ve fresklerin yerini, Türk sanatında çini işçiliği almıştır. Türkler, ilk olarak Orta Asya’da çini imal etmişlerdir. Orta Asya’da bulunan Türk çini ve resimleri de Türklerin çok eski devirlerde dahi bu sanat dalında ne kadar ileri olduklarının bir göstergesidir.
Çini süslemeleri asıl olarak Anadolu Selçukluları döneminde yaygınlaşmış; mimaride çini mozaikleri Selçuklu dönemine has bir teknik olmuştur. 14. Yüzyılda İznik, 15. Yüzyılda Kütahya, 17. Yüzyılda Çanakkale’de başlayan seramik sanatı, bu yörelerde kendilerine has renk, desen, form, özellikleriyle Osmanlı döneminde seramik ve çini sanatına yeni yorumlar getirmiş ve dünya çapında üne kavuşmuştur.
Osmanlılar döneminde çini süsleme, Bursa yapılarından başlayarak geniş ölçüde kullanılmıştır. Bursa’da Yeşil Cami ve Yeşil Türbe halen bu sanatın güzelliklerini sergilemektedir. Ancak Türk çiniciliğinin en parlak dönemi, İznik çinilerinin yaygınlaşmaya başlamasıyla olmuşur. Osmanlı çini sanatının getirdiği ilk büyük yenilik, çok renkli sır tekniği olmuştur. Mercan kırmızısı, firuze, mavi, koyu yeşil, lacivert, beyaz ve bazen siyah rengin, sır altında kullanılması; dünya çini sanatında benzeri görülmemiş bir uygulama olmuştur. Diğer bir yenilik ise sır altı tekniğiyle yapılan mavi – beyaz çinilerdir. İznik çiniciliği Avrupa sanatını da etkilemiş, İtalya’da taklit üretimler yapan atölyeler açılmıştır.
- yüzyılda İznik atölyelerinin yerini Kütahya sonra da Çanakkale almıştır. Bu çok değerli güzel sanat dalı, bu yüzyıldan sonra gerilemeye, sonra da sönmeye yüz tutmuş ve çini atölyeleri bir biri ardından kapanmıştır. Edirne II. Murat Camisi’nde, Yavuz Sultan Selim Cami ve Türbesi’nde, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Topkapı Sarayı’ndaki III. Murat Han Dairesi gibi pek çok mimari yapıda çiniciliğin sanatsal örnekleri görülmektedir.