Nasyonal Sosyalizm Nedir ? Kurucusu Ve Özellikleri Nelerdir ?
Adolf Hitler 1933’te Almanya’da insanlığı aşağılayan ve ancak acılı bir savaşın sonunda yıkılabilen bir rejim kurdu. Totaliter ‘’Führer’’ (Almanca ‘’Önder’’) devletine damgasına vuran özellik çekişen iktidar yapılarının kafa karıştırıcı birlikteliğiydi.
Faşizmin bir çeşidi olan nasyonal sosyalizm, merkezinde Adolf Hitler’in yer aldığı bir hareket olarak Almanya’da 1933’te iktidara geldi. Harekete tamamen kendine özgü bir ideoloji kazandıran unsur ise aşırı ırkçılıktı.
Yeni Bir Avrupa Düzeni
Hitler kendi ırk teorisinin ilkeleri doğrultusunda Avrupa’yı baştan aşağı yeniden düzenlemeye çalıştı. Bu teorinin çıkış noktası ırksal bakımdan en üstün halk Arilerin efendi olarak aşağı ırkları yönetmesi gerektiğiydi. Böyle bir amaçla 1939’da başlattığı savaş özellikle Doğu Avrupa’da milyonlarca insanın yaşamına mal oldu. Nasyonal sosyalist iktidar sistemi ancak başını büyük devletlerin (İngiltere, Fransa, ABD ve SSCB) çektiği bir uluslararası koaliasyon Almanya’yı kesin bir yenilgiye uğratmasıyla yıkılabildi. Nazi ideolojisi o zamandan beri uluslararası düzeyde yasaktır.
Siyasal ve Sosyal Nazileşme
Adlof Hitler çok kısa bir süre içinde Alman demokrasisi totaliter bir Führer diktatörlüğüne dönüştürdü ve nasyonal sosyalistlerin ideolojik ilkelerinin bütün siyaset ve toplum kademelerinde evrensel geçerliliği savını zorla benimsetti. Temek haklar yürürlükten kaldırıldı, medyaya boyun eğdirildi ve Hitler’in başında yer aldığı resmi devlet partisi (Nazi Partisi) dışındaki bütün siyasal partiler yasaklandı. Ordu mensuplarının doğrudan Hitler’e kişisel sadakat yemini etmesi zorunlu hale getirildi. Sanayi işçileri parti denetimindeki kitle kuruluşlarında örgütlenmeye mecbur bırakıldı. Boş zamanlar bile rejim tarafından düzenlenirken, gençliğin eğitimine özel bir önem verildi. 1940’tan itibaren 10 ile 18 yaş arasındaki çocuklar partinin gençlik örgütlerine katılmaya zorlandı.
Nasyonal Sosyalizmin Terör Aracı SS
Nasyonal sosyalist devletin başında hiyerarşik olarak örgütlenmiş bir iktidar bloku yoktu. Çekişme içindeki devlet ve parti örgütleri oldukça kaotik bir yapıyla bir aradaydı. Geriye kalan tek başvuru makamı Hitler’di. Bütün baskı istemi ilk başta devlet ve parti organlarından oluşan kalın bir kördüğüm biçimindeydi. Ama Henrich Himmler küçük bir elit birim olan ‘’SS’’i (Schutzstaffel) zamanla güçlendirerek rejimin ana iktidar aracı haline getirdi. Bu askeri birliği ve polis örgütünü sıkı sıkıya birbirine bağladı ve sonunda nasyonal sosyalist devletin bütün terör sistemini denetim altına aldı. Alman işgali altındaki topraklarda kurulan ve ‘’ istenmeyen ‘’ kişilerin sistematik biçimde öldürüldüğü toplama ve imha kamplarından SS sorumluydu. Müttefik askeri mahkemesi 1946’da SS’i bir cinayet örgütü olarak ilan etti.
Nasyonal Sosyalizmde Yahudilere Yönelik Soykırım
Nasyonal sosyalistler bakış açısıyla başlıca düşman bütün uluslararası hareketlere hükmettiği ve ulusal ‘’ saflığı’’ bozduğu düşünülen ‘’uluslararası Yahudilik’’ti. Naziler Almanya’da iktidara geldikten hemen sonra yargı kararlarına, ekonomik yaptırımlara ve canice yollara başvurarak, Yahudi kökenli bütün yurttaşları sistematik biçimde hayatın her alanından dışlamaya girişti.
İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1939’da Yahudiler önce gettolara ve çalışma kamplarına sürüldü. Sovyetler Birliği’ne karşı 1941’de girişilen istiladan sonraki toplu idamlar büroksisi eliyle düzenlenen soykırımın habercisiydi. Avrupa’nın her yanından toplanan Yahudiler planlı yok etme merkezlerine gönderilerek öldürüldü. En büyük Nazi ‘ölüm fabrikası’’ Auschwitz-Brkenau’da en az bir milyon kişi esas olarak esas olarak zehirli gazla yaşamını yitirdi.