Çırağan Sarayı Nerede, Nasıl Gidilir, Tarihi Hakkında Bilgiler

Photo of author

By Bilgio.Net

Çırağan Sarayı Nerede, Nasıl Gidilir, Tarihi Hakkında Bilgiler

Bölge vaktiyle Kazancıoğlu Bahçeleri adıyla bilinirmiş. 3. Ahmet bahçeleri olduğu gibi Damat İbrahim Paşa’ya hediye etmiş ve o da burada bir sahil saray yaptırmış. Lale devri, genellikle lale ve helva sohbetleri ile anılır ancak bu dönemde çırağan safaları da önemli bir eğlence faaliyeti olarak yaygınlık kazanmıştı. Geceleri  ağaçların ışıklarla, yani ‘’ çırağ ‘’ larla süslenmesiyle oluşan aydınlıkta yapılan bu sazlı sözlü alemlerin önemli merkezlerinden biri haline gelmişti Çırağan bölgesi. Başka bir iddiaya göre, eskiden haremde çırak ( çırağ ) cariyeler buraya gönderildiği için sarayın adı Çırağan olmuştu.

Patrona Halil İsyanı sonrasında bir süre Paşa’nın karısı Fatma Sultan tarafından kullanıldı. Sonradan kaderine terk edilen sahil sarayı 3. Selim onarıp, genişletip kız kardeşi Beyhan Sultan’a hediye etti.

  1. Mahmut zamanında sahil şeridindeki başka yalılar satın alındıktan sonra komşu Mevlevi dergahı da kaldırıldı, büyük ölçekte ahşap bir saray yaptırıldı buraya. O zamanki ahşap sarayın bir bölümü dergaha ait mezarların üzerine inşa edildi. Gerek 2. Mahmut Sarayı’nın gerekse de ondan sonra ayağa dikilen Çırağan’ın yapıldığı günden yıkıldığı güne kadar orada yaşayanların mutlu olmayışlarının, hatta başlarının dertten kurtulmayışının arkasında bu mezarların ilhakı olduğuna dair yaygın bir inanış vardı.

Gerçekten de, inşaat başladığı andan itibaren ortaya çıkan en hafif terslik, finansal sıkıntılar yüzünden çalışmaya ara verilmesiydi, ki Sarkis Balyan inşaatı bu nedenle on iki yılda tamamlayabildi. Tasarım Nigoğos Balyan’a aitti. İnşaatın çok büyük bir bölümü yüksek faizle alınan borçlarla karşılandı.

1855 yılında 2. Mahmut Sarayı yıktırıldı ve yeni sarayın yapımı 1871’e kadar sürdü. Ardından da Feriye ( ikincil ) sarayları eklendi. Bu yapılar idari bürolar ve şehzade konaklarından oluşuyordu. 1.500 metre uzunluğunda bir sahil şeridini kaplayan saraya cephesi, yatay ve dikey çizgilerin çok başarılı bir grafik denge içinde akışından oluşmaktaydı. Geometrik elemanların dinamik yapısına rağmen binanın genelinde Boğaziçi’nin romantik havasının ağırlığı hissedilirdi.

Üç ana bölümden oluşan sarayın idari merkezi durumunda olan Hünkar Sofası, eşi bulunmaz bir görkem anıtıydı. Osmanlı ve Batı süsleme tarzlarının en güzel örneklerinin geçişmesinden oluşan dekorasyon ve tefrişat bu dönem anıtsal yapılarının hepsini gölgede bırakmıştı.

Cephede hakim olan neoklasik ve arabesk unsurlar, Dolmabahçe’de olduğundan daha büyük bir ustalıkla kurgulanmıştı. Yer yer geri planda kalan klasik Osmanlı tarzı birden baskın hale geliveriyordu. Mermer, somaki ve porfir gibi pahalı malzeme cömert bir şekilde kullanılmıştı.

Sarayın bitirilmesinden dört yıl sonra Sultan Aziz, şüpheli bir şekilde öldü. 5. Murat da 1905 yılında ölünceye kadar, hayatının son yirmi yedi yılını bu sarayın harem bölümüne kapatılmış olarak geçirdi. Meşrutiyetten sonra, sarayın ısıtılmasında kullanılan havagazı sisteminin yerine elektrik bağlandı ve 1909 yılında Meclis-i Mebusan ve Ayan meclisleri buraya taşındı ancak daha  iki oturum yapmışken saray bir elektrik kontağı yüzünden bütünüyle yandı. Ek binaları günümüzde, Galatasaray Üniversitesi, Beşiktaş Ortaokulu, Kabataş Erkek Lisesi, Denizcilik Lisesi olarak değerlendirildikten sonra harabe halindeki ana yapının kapladığı alan 1991 yılında başlanarak Kempinski tarafından yaptırılan günümüzdeki bina kısa sürede kentin en prestijli otelleri arasına girdi. Otel, hali hazırda en güzel Boğaziçi manzarasına sahip noktalarından biri durumundadır.

 

Yorum yapın