Determinizm (Belirlenimcilik) ve Özgürlük Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Photo of author

By Bilgio.Net

Determinizm (Belirlenimcilik) ve Özgürlük Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Bilindiği gibi modern bilim anlayışı belirlenimcilik ( determinizm ) ilkesi üzerine kuruludur. Bu ilkeye göre, doğada olup biten her olay kendinden önceki neden veya nedenlerin zorunlu bir sonucudur. Belli nedenler kaçınılmaz olarak belli sonuçları doğururlar. Doğada, insan doğası da dahil, belli bir düzenlilik bulunmaktadır. Düzenliliğin olmadığı bir evrende bilim de olamazdı. Bu düzenlilik sayesinde, eğer şu anda olmakta olan bütün olayların nedenlerini bütün ayrıntılarıyla bilebliyor olsaydık gelecekte nelerin olacağını tam olarak kestirebilirdik.

Belirlenimcilik ülkesini insan davranışlarına uyguladığımızda özgürlük bakımından şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır: Eğer insanın bütün eylemleri daha önceki olayların nedensel bir sonucu ise insan nasıl özgür olabilir? Ya da eğer eylemlerimiz, içinde yaşadığımız çevrenin ve kalıtımın zorunlu bir sonucu ise, nasıl özgür olabiliriz ki?

Özgürlük ve belirlenimcilik konusunda üç farklı görüş bulunmaktadır: Birincisi katı belirlenimcilik görüşüdür. Bu görüşe göre, doğada, insan doğası da dahil, bir belirlenim ilkesi olduğuna göre özgürlük olamaz. Bir başka deyişle, belirlenimcilikle özgürlük birbiriyle uzlaşmazlar. İkinci görüş ise, ılımlı veya yumuşak belirlenimcilik görüşüdür. Yine de bu görüşe göre, doğada ve insan davranışlarında bir belirlenmişlik olabilir. Ancak bu, özgürlüğün olamayacağı anlamına gelmez.

Belirlenimcilikle özgürlük uyuşmaz kavramlar değillerdir. Bu görüş uzlaşmacılık olarak da bilinir. Üçüncü görüş ise, özgürlükçülüktür. Bu görüşe göre, aslında özgürlük vardır; dolayısıyla belirlenimcilik olamaz. Şimdi bu görüşleri sırasıyla ele alalım:

Katı Belirlenimcilik : Yukarıda açıkladıklarımızdan da anlaşılacağı gibi, belirlenimcilik insanın bütün ahlaki eylemlerinin diğer başka olayların zorunlu bir sonucu olduğunu iddia eder. İnsan içinde yaşadığı çevrenin ve doğuştan getirdiği kalıtımsal özelliklerin bir ürünüdür. Dolayısıyla belli durumlar karşısında insanın nasıl davranacağı önceden belirlenmiştir. Evet, insanın birçok davranışını önceden kestiremeyiz. Bu durum onun davranışının belirlenmiş olmamasından değil, sadece onun davranışını etkileyen bütün nedenleri bilme güçlüğünden kaynaklanmaktadır.

Katı veya sıkı belirlenimciliğe göre özgürlük evrensel belirlenimcilik uzlaşmaz. Çünkü bütün zihinsel ifadeler ve eylemler, seçim  ve kararlar da dahil önceki nedenlerin zorunlu bir sonucudur. Evrensel belirlenimcilik söz konusu olduğuna göre özgür değiliz; dolayısıyla sorumlu da değiliz.

Katı belirlenimciliğe karşı şöyle bir görüş ileri sürülebilir. Çevresel ve kalıtımsal unsurların davranışlarımızı etkilediği doğrudur.  Ancak ahlaki eylemde bulunurken bizi şu ya da bu şekilde davranmaya sevk eden bizim isteğimiz veya dürtümüzdür. Bu istek ve dürtüler sayesinde kendi davranışımızın belirleyicisi oluruz. Kendi davranışımızın belirleyicisi olduğumuza göre de özgür sayılmamız gerekir. Böyle bir karşı çıkışa belirlenimcilik nasıl bir yanıt verebilir? Belirlenimcilik istek ve dürtülerin insan eylemlerini açıklamada bir neden odlukları görüşünü kabul edecektir. Eylemde bulunurken birçok istek veya dürtünün arasından en güçlü olanını seçip ona göre davranırız. Ancak belirlenimciliğe göre, söz konusu istek veya dürtü ne kadar güçlü olursa olsun bu dürtümüzün asıl nedeni yine biz değiliz. Davranışlarımıza neden olan istek ve dürtüler de yine başka nedenler tarafından belirlenmiştir. Dolayısıyla, bir eylemde bulunurken insan hiçbir zaman asıl neden olamayacaktır.

Ilımlı Belirlenimcilik : Bu görüş evrensel belirlenimciliği kabul ederek belirlenimcilikle özgürlüğü uzlaştırmaya çalışır. Bu görüşün uzlaşımcılık olarak da bilinmesinin nedeni de budur. Evrensel belirlenimcilik doğrudur; çünkü, evrensel belirlenimcilik olmadan bilimsel bilgi olamayacağı gibi ahlaki davranış da olamaz. İnsan davranışının belirlenemez olduğunu düşünelim. Böyle bir durumda insan davranışlarının nedenini bilmek, anlamak ve açıklamak imkansızlaşırdı. Demek ki, evrensel belirlenimcilik hem bilimsel bilgi için, hem de insanın her tür davranışını anlayabilmek için gereklidir. Evrensel belirlenimcilik doğrudur, ancak belirlenimciliğe rağmen özgürlük de mümkündür.

Katı belirlenimcilikle ılımlı belirlenimcilik arasında görüş farklılığı özgürlüğü hangi anlamda anlamak gerektiği noktasındadır. Katı belirlenimcilik özgürlüğü daha çok metafiziksel anlamda ele almaktadır. Aynı zamanda bu görüş insanı mekanik bir varlık gibi kabul etmekte, insanın davranışlarını gerçekleştirmede onun Ben’inin bu mekanik yapıda hiçbir etkisinin ve ayırıcı özelliğinin bulunmadığı ileri sürülmektedir. Böyle olunca da insanın özgür olması imkansız olmaktadır. Bu görüş çoğu felsefeci tarafından fazla aşırı ve katı bir sonuç olarak değerlendirilmiştir. Ilımlı belirlemeciliğe göre belli durumlarda kendimizi gerçekleştirme özgürlüğümüzün bulunması istediğimizi yapabilme olanağımızın bulunması özgür olmamız için yeterlidir. Ilımlı belirlenimcilik, doğal olarak, insanın eylemlerini sınırlayan bazı unsurların olduğunu kabul etmektedir. İnsanın fiziki ve sosyal çevresinin onun ahlaki karakterinin şekillenmesinde etkili olduğu açıktır. İnsan, sosyalleşme süreci içinde doğup büyüdüğü toplumun ve çağın değerlerini içselleştirir. Bu değerlerin onun yaşantısını ve davranışlarını etkilediği doğrudur. Ancak insan, bir ahlaki eylemi gerçekleştirmeden önce, eldeki alternatiflere bakarak kendi iradesiyle en doğru olanı seçtiğinde özgür bir eylemde bulunmuş demektir. Bunu yaparken de başka türlü davranabileceğinin, diğer alternatiflerden birini seçebileceğinin farkındadır. Eğer seçimi başka olsaydı, başka şekilde davranabilirdi. Ilımlı belirlemeciliğe göre, bu koşullar sağlandığında insan özgürdür.

Özgürlükçülük : Bazı durumlarda yapabileceğimiz eylem tektir ve onu seçmek durumundayız. Ancak, çoğunlukla çeşitli alternatiflerin olduğu durumlarda, bu alternatiflerden bazılarını gerçekleştirmede istek duyarız, bazılarını da yapmamız gereken eylemler olarak görürüz. Bu alternatifler arasında birini seçeriz çünkü ne yapacağımız konusundaki seçimin bize ait olduğunu biliriz. Böyle bir seçim keyfi ve zorlanmış bir seçim değildir. Söz konusu seçimimizin gerekçesinin de farkındayız. Her seçim, nihayetinde bir iradeye dayandığı için doğadaki gibi bir belirlenim söz konusu değildir.

Belirlenimcilik-özgürlük sorunu hukuk, din ve ahlak alanlarında önemli bir konudur. Özgür olmayan bir kişi eylemlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu değildir. Silahlı bir soyguncu, banka veznedarının başına silahı dayayıp bütün paraları vermesini istediğinde, veznedarın kasayı açıp soyguncunun isteğini yerine getirmesinden onu sorumlu tutamayız. Bir eylem eğer kendi seçimimizle yapılmışsa ondan sorumlu tutulabiliriz. Tehdit, şantaj ve zorlama gibi durumlarda özgürlüğümüzün sınırlanmış olduğu açıktır. Dini alanda da benzer durum söz konusudur. Belirlenimcilik-özgürlük tartışması ‘’ kader ‘’ konusu kapsamında İslam düşünce tarihinde önemli konulardan biri olmuştur. İnsanların kaderi belirlenmiş midir? Belirlenmişse özgür olabilirler mi? Özgürlerse ne ölçüde özgürdürler? Özgür değilseler günah ve sevap veya ceza ve ödül olabilir mi? Bu temel sorun İslam tarihinde mezhep farklılığına yol açacak kadar derin ve tartışmalı bir konu olmuştur.

Bir insan eğer özgür değilse onu ahlaki eylemlerinden sorumlu tutamayız. Bu düşünce hemen hemen bütün ahlak kuramları ve sağduyu tarafından kabul edilebilecek bir görüştür. Ancak felsefeciler özgürlük sorununu bir başka boyuttan ele almaktadır. Böyle bir ele alışta başkaları tarafından hiçbir zorlama, tehdit, vs. olmadığı durumlarda gerçekten özgür olup olmadığımız veya özgür olup olamayacağımız sorgulanmaktadır.

Yorum yapın