Fransızca dili bana göre dünya çapındaki en romantik yapıya sahip dillerden birisi. Dinlediğim şarkılarda ve sınırlı Fransızcamla okuduğum bazı metinlerde bunu sık sık hissediyordum. Bu nedenle bu dili daha yakından tanımak ve genel bir Fransızca bilgisi edinmek için bazı seçenekleri değerlendirmeye koyuldum.
İlk olarak Türkiye’de bulunan Fransızca dil kurslarına yazılmayı düşünmüş olsam da, dili yerinde ve kültüründe öğrenme fırsatı bana çok daha cazip geldi. Günümüzde yurtdışında dil eğitimi almak artık sandığınız kadar yüksek maliyetli değil. Bunu göz önünde bulundurarak, Fransa’da dil eğitimi başvurusu için en iyi özelliklere sahip firmaları ve okulları araştırmakla işe başladım.
Fransa Dil Okulu Seçimi ve Başvurusu
Fransızcayı yerinde öğrenmek için yaptığım araştırmalarda ilk olarak okul seçimine öncelik vermem gerekiyordu. Programlar arasından genel Fransızca programında karar kıldıktan sonra, okul araştırmamı genişlettim. Ülkenin birçok şehrinde bu eğitim imkânlarına yer veren Real Yurtdışı Eğitim, öncelik tanıdığım yurtdışı eğitim firması oldu.
Fransa’nın Paris şehrinde 2 haftadan 48 haftaya kadar genel Fransızca eğitim programları arasından seçim yapmak oldukça zordu. Eğitimimi fazla uzun tutmak istemediğim için, yaklaşık 3 ay süren bir programa katılarak aynı zamanda şehri gezmeye de bol bol zaman ayırabilmek istedim.
Seçimlerimi yaptıktan sonra vize, yolculuk, konaklama ve eğitim masraflarımı halletmek oldukça kolay bir süreç oldu. Sizlere tavsiyem, Fransızca dil eğitimi için başvurularınızı erken dönemde gerçekleştirmeniz. Böylelikle hem indirimli fiyatlardan yararlanabilir, hem de hazırlık için son anda telaş yapmanıza gerek kalmaz.
Fransa’ya Seyahat
Fransa’ya seyahatimde yaptığım uçuş oldukça keyifli geçti diyebilirim. Paris’e varmak için sabırsızlandığım için zamanın nasıl geçtiğinin farkında değildim. Fakat yaklaşık 4 saatlik bir uçuşun ardından nihayet romantizmiyle dillere destan olan Paris’e adım atabilmiştim.
Charles de Gaulle Havaalanına iniş yapmamın ardından, bagajlarımı teslim aldım ve bölgesel bir tren hattı olan RER trenine hiçbir sorunla karşılaşmadan ulaşabildim. Gözlemlerime göre havaalanından şehir merkezine ulaşmanın en hesaplı ve hızlı yolu RER treni. Ancak gece yarısından sonra bu trenin çalışmadığını belirtmem gerekiyor. Bu durumda şehir merkezine yolculuğunuzu otobüsle yapabilirsiniz.
Şehir merkezinde dil okuluma yakın olan bir semtte bulunan konaklayacağım ailenin evine bu yolculuktan sonra ulaşabildim. Paris’te insanlar şehrin havasından mıdır bilemiyorum, her zaman samimi davranmaya özen gösteriyorlar. Bu yüzden beni nazik bir şekilde karşılayan Fransız aileyle kısa zamanda bir bağ kurabildiğimi hissettim.
Akşam saatlerine yakın bir zamanda eve varabildiğim için, günün geri kalanını aileyle birlikte geçirdim. Daha ilk günden Fransız mutfağından bazı lezzetleri de akşam yemeğinde tatma olanağım oldu.
Fransa’daki Dil Okulum
Rahatlatıcı ve keyifli bir şekilde geçen akşamın ardından, dil okuluma başlamak için sabahı iple çekmeye başladım. Erkenden uyanarak enerjik bir şekilde güne başladım ve yaklaşık 15 dakika mesafede bulunan dil okuluma ulaşmak için otobüse bindim. Çantama birkaç kalem ve not defteri gibi gerekli malzemeleri de eklemeyi unutmadım elbette.
Genel Fransızca eğitim sınıfımdaki öğrenciler oldukça cana yakındı. Her birimiz temel bazı Fransızca kelimeleri bilmemize karşın, henüz dilin yapısı konusunda bir bilgiye veya eğitim düzeyine sahip değildik. Yani dil bilgisi seviyemize göre gruplandırıldığımızı söyleyebilirim.
İlk gün tanışma ve bazı cümle yapılarını öğrenmekle su gibi akıp geçti. Haftalık ders saatimiz 25 saat olduğundan, diğer günlerde de oldukça bilgilendirici ve eğlenceli eğitimler sayesinde 1 haftalık eğitimi göz açıp kapayana kadar tamamlamıştık bile. Bu sırada sınıftaki arkadaşlarla grup halinde toplanarak Paris’in güzelliklerini de keşfetmeye başladık.
Paris’teki Gezim
Paris’teki gezimizin ilk durağı elbette ki Eyfel Kulesi oldu. Bence bu yapıyı ziyaret etmeden ve önünde fotoğraf çektirmeden Paris’e gittim dememeli hiçbir ziyaretçi. Biz de bol bol fotoğraf çekindik ve bu görkemli yapının mimari yapısına hayran kaldık.
Sonraki durağımızda Notre Dame Katedrali bulunuyordu. 1163 senesinde yapımına başlanan bu katedral, mimari yapısıyla sizi adeta Ortaçağ’ın mistik dünyasına sürüklüyor. Huzur verici bir iç tasarıma sahip olan bu katedrali de mutlaka gezi listenize eklemelisiniz.
Paris’teyken sanatla iç içe olmak istiyorsanız, dünyaca ünlü Louvre Müzesi en iyi seçenek diyebilirim. Gezimizin 4 gününü Louvre müzesini gezmeye harcadık. Müzede görülmesi gereken o kadar çok sanat eseri var ki, sanata tam anlamıyla doyduk diyebilirim. Aynı zamanda müzenin dış tasarımına da hayran olduğumuzu belirtmeden geçemeyeceğim.
1983 senesinde esasında saray olarak inşa edilen yapıda tam 673 adet cam parçasına yer veriliyormuş. Bu da o enfes piramit görünümünün elde edilmesini sağlamış. Müzeye girişte tura katılarak yapının tarihi ve sanat eserleri hakkında birçok bilgi öğrenebiliyorsunuz.
Fransa Dil Okulumun Bana Kazandırdıkları
Paris’e yaptığım bu gezinin bana birçok kazanımı oldu diyebilirim.
Bunlar ise;
- Fransızcamı birebir dil eğitimi aracılığıyla istediğim seviyeye yakın bir düzeye ilerletebildim.
- Paris’in görmeyi istediğim birçok mekânını ziyaret etmeye vakit ayırabildim.
- Paris her ne kadar yaşaması lüks bir şehir olsa da, dil okulumun ekonomik bütçesiyle temel ihtiyaçlarıma ve gezilere yeterince bütçe ayırabildim.
- Eğitimime ara verdiğim bir dönemi hem eğitim hem de kültürel etkileşim anlamında son derece verimli bir şekilde geçirdim.
- Eğitim hayatımı dünyanın en çok konuşulan dillerinden birisi olan Fransızca ile desteklediğim için, okuluma dönüş yaptığımda bu eğitimin çok yönlü olumlu etkilerini deneyimlemiş oldum.
Fransa’nın dilden dile dolaşan o romantik havasını solumayı hep istemişimdir. Bu sebeple dil okulumun avantajlarıyla da ülkeyi ziyaret etme hayallerimi uzun yıllardan sonra nihayet gerçeğe dönüştürebildim.