Jiddi Krishnamurti Kimdir ? Eserleri, Kitapları ve Yazıları Nelerdir ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Jiddi Krishnamurti Kimdir ? Eserleri, Kitapları ve Yazıları Nelerdir ?

Konuşmalarında ortaya koyduğu düşünce yapısıyla 20, yüzyıl düşünürleri arasında önemli bir yere ısahip olan Krişnamurti, felsefenin amacının insanı güzelliğe taşımak olduğunu altını çizmiş ve ölümünden sonra kendisine bir peygamber muamelesi yapılmamasını özellikle istemişti.

Fizyolojik evrim, zihnin doğası, meditasyon, insan ilişkileri ve toplumda olumlu yönden değişimler gerçekleştirme konularındaki yazıları ve konferanslarıyla tanınan 20. Yüzyıl düşünürlerinden Jiddi Krishnamurti 12 Mayıs 1895 tarihinde Hindistan’ın Madanapalle kentinde doğdu. Ailesi Brahman sınıfından seçkin bir aileydi. Babası İngiliz sömürge hükümetinde çalışan bir memurdu. Babası 1907’de emekli olduktan sonra Tezofi Derneği’nde yazman olarak işe başladı ve Jiddu’nun teozofiyle tanışması bu sıralarda gerçekleşti. Krişnamurti 1909 yılında ünlü teozofist Charles Webster Leadbeater tarafından keşfedildi ve 13 yaşındayken Teozofi Derneği tarafından ‘’ dünya öğretmeni ‘’ olarak seçildi. Derneğin o zaman ki yöneticileri Annie Besant ve Leadbeater tarafından yetiştirildi. Krişnamurti bu ‘’ dünya öğretmeniği ‘’ sıfatını kabul etmediğini ve herhangi bir dinle, ulusla, milletle, felsefeyle ve politikayla bağlantılı olmadığını özellikle belirterek dünyanın çeşitli yerlerinde insanları kendilerini keşfe çağıran konuşmalar yapmaya başladı. Konuşmaları ve yazıları herhangi bir dinle bağlantılı değildi. Kendisine Mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu kesinlikle reddetmişti. Bütün dünyada geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmış olmasına rağmen çevresindekiler tarafından oluşturulan örgütü kendisi dağıtmıştı.

jiddi-krishnamurti-eserleri
Hiçbir zaman kendisini bir otorite olarak görmedi ve çevresinde müridlerin oluşmasını istemedi. Her zaman bir insanla, başka bir insan olarak konuşmayı tercih etti. Konuşmalarının hemen tamamı kitap olarak basılan Krishnamurti 17 Şubat 1986’da California’da, pankreas kanserinden ölene dek gezilerini ve konuşmalarını sürdürdü. Vasiyeti üzerine cesedi yakıldı ve külleri hayatını geçirdiği üç ülke olan Hindistan, Britanya ve ABD’de çeşitli yerlere serpildi. Konuşmalarında gerçeğin ‘’ yolları olmayan ir ülke ‘’ olduğunu ve bireyin ancak sessiz/dingin bir farkındalıkla ve tüm yaşam ile bütünleşerek yaşaması halinde gerçeğin kendiliğinden geleceğini söylemiştir. Ölüm ile yaşamın bir ve tekliği, yaşamın durağan olmayacağı, korku, özgürlük şiddet, doğa ve çevre gibi konular üzerine konuşmalar yapmıştır.

Krişnamurti insanlığa özgü sorunların çözümünü kelimelerle ya da felsefi kavramlarda aramaz. Tam tersine ona göre, dünyada sorunlarımızı yaratan, kelimeler ve kavramlarla koşullanmış düşüncenin kendisidir. Gelecekte kullanılacak ideal bir çözüm de önermez, çünkü yalnızca ‘’ olan ‘’ vardır, ‘’ olması gereken ‘’ yoktur. Bu bölünme çatışmaya neden olmaktadır. Krishnamurti’nin önerisi, ‘’ olan ‘’ın imgesiz ve kelimesiz gözleminden başka bir şey değildir. Sokrates’ten sonra ( özellikle Aristo ve sonrası ) deneyimsel bilgi, sezgi, keşif gibi bilgelik çalışmaları felsefenin dışında bırakılmıştır. Krishnamurti’nin insan sorunlarının nedenleri ve çözümlerine ilişkin yaklaşımı, Aristo sonrası felsefenin tam karşıtıdır. Krishnamurti düşüncenin sorunları oluşturduğunu ve çoğalttığını belirtir. Önerdiği yöntem ise, Sokrates’in sohbetlerindeki gibi, bilgelik yaşantısıyla yaşamın kavranmasıdır. Benzer izler Anadolu sohbet geleneğinde de vardır.

Krishnamurti’nin bilincinin yöneldiği nesneler de ; ben, ben merkezi, kendi, benlik, zihin, düşünce, öğrenme, bilgi, bellek, koşullanma, özgürlük, zeka vb.’dir. Krishnamurti’nin imgesiz bakışı, Husserl’in ‘’ indirgeme yöntemi ‘’ne benzerlik gösterir. Krishnamurti’de bakışın kendisi geçmişin tortularından arındırılırken Husserl’de indirgeme yöntemiyle insanın bilincinde nesnenin özü olan düşüncelerden başka herşey paranteze alınır. Diğer yandan krishnamurti’de nesnelerin özünün insanın bilincinde oluşturulması söz konusu değildir. Aksine bilincin tüm düşüncelerden saflaştığı bir düşüncesiz farkındalık konumundaki bakış söz konusudur.

Krishnamurti’nin konuşmalarından derlenen kitapların çoğu Türkçeye çevrilmiştir.

 

Yorum yapın