Türkiye’de Toprak Kirlenmesi ve Toprak Erozyonu Hakkında Bilgiler
Toprak kirlenmesi ( degradasyon), toprağın değer kaybetmesi olarak tanımlanır. Toprak değerini sadece erozyon ile kaybetmez. Bunun yanında çoraklaşma, amaç dışı arazi kullanımlar, toprak kirlenmesinde önemli rol oynarlar.
Verimli tarım alanlarının kirlenmesi, çok değişik şekillerde olmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır; verimli araziler üzerinde sanayi tesisleri kurmak, turistik tesisler yapmak yerleşim alanları kurmak, yol yapmak gibi faaliyetler toprak kirlenmesine yol açmaktadır.
Erozyon ( toprak aşınımı ), toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır. Erozyonun başlıca nedeni, toprağı koruyan bitki örtüsünün yok olmasıdır. Arazi eğimi, toprak yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim faktörleri, bitki örtüsü, toprak ve bitkiye yapılan çeşitli müdahaleler, erozyonun şiddetini belirleyen öğelerdir.
Erozyonu arttıran faktörler oldukça fazladır. Bunlar arasında; Bitki örtüsünün seyrek olması ya da hiç olmaması, toprağın aşırı işlenmesi, yangınlar, arazilerin fazla eğimli ve engebeli olması, meraların aşırı otlatılması, eğimli arazilerde toprağın eğim yönünde sürülmesi gibi nedenler, erozyonun şiddetini arttırır. Bu nedenlerin hepsi bir arada olursa, aşınma en son noktasına ulaşır. Ormanların ya da anızların yakılması sonucunda, toprak çoraklaşır ve rüzgar, akarsu gibi etmenlerle kolayca aşındırılıp taşınabilir. Eğimli arazilerde, meraların hayvanlar tarafından aşırı otlatılması sonucunda mevcut step bitki örtüsü tahrip edilir. Hayvanların çiğnemesiyle ufalanan toprak, kolayca taşınır.
Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini arttırır. Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar. Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur. Erozyon sonucu taşınan verimli topraklar, baraj göllerini doldurarak, ekonomik ömürlerini kısaltır. Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan çevre dengesi sonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır. Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını ememediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez. Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir.
Türkiye arazilerinin büyük bölümünde, eğimin % 10’un üzerinde olması nedeniyle toprak üstünde bitki örtüsünün zayıf olduğu yörelerde yağış, rüzgar ve yerçekimi etkisiyle toprak kolaylıkla taşınıp erozyona neden olmaktadır. Başta yerleşim olmak üzere çeşitli edafik faktörler nedeniyle körfez etrafındaki yamaçlarda bitki kuşağının zayıflaması ve azalması sonucu bu yörelerde erozyon artmış ve sel baskınları görülmektedir.
Erozyon, Türkiye’nin gıda açısından kendine yeterli bir ülke olmasını tehlikeye düşürmektedir. Ülkemizin topraklarının % 73Wü şiddetli erozyon tehlikesine maruzdur. Rüzgar ve yağmur, verimli toprakları sürükleyerek, baraj göllerine, akarsu yataklarına ve denizlere taşımaktadır. Ülke yüzeyinde bir yılda kaybedilen toprak miktarı yaklaşık 1,4 milyar tondur. Sadece tarım alanlarından kaybedilen verimli toprak miktarı ise yaklaşık 500 milyon ton/yıl’dır. Bu topraklarla birlikte mineral ve organik madde de kaybedilmektedir. Türkiye’nin kimyevi gübrelere ayırdığı yıllık kaynağın 4,5 milyon lira olduğu düşünülürse, ekonomik kaybın büyüklüğü daha net anlaşılabilir. Erozyonla kaybedilen bir başka değer ise sudur. Kaybolan toprak yüzünden her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp yağış depolanamamaktadır. Ülkemizde, her yıl ortalama Kıbrıs adası kadar toprak, erozyon yoluyla denizlere taşınmaktadır. Kuşkusuz bu da, ülkemiz tarım ve hayvancılığında olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Her geçen yıl, Türkiye’de verimsiz kaldığı için terk edilen arazi miktarı artmaktadır.
Erozyon toplumsal sorunların artmasına da yol açmaktadır. Yanlış arazi kullanımı, tarım alanlarının verimini azaltmaktadır. Doğduğu ve büyüdüğü yerde geçim şansı ortadan kalkan insanların, kentlere göçmekten başka seçeneği kalmamaktadır. Köyden kente göç ise, alt yapının yetersiz olduğu kentlerde ekonomik ve toplumsal sorunları daha da ağırlaştırmaktadır.
Barajlar ve yeraltı suları da, erozyonun etkilerinden nasibini almaktadır. Yerinden kopup giden topraklar, baraj göllerini doldurarak su depolama hacimlerini azaltmakta ve barajların ömrünün kısalmasına neden olmaktadır. Erozyon sonucunda toprağın altındaki cansız tabaka ( ana kaya ) ortaya çıkmaktadır. Faydalı toprak katmanlarını kaybeden arazilerde çölleşme başlamaktadır.