Edward Jenner ( 1749 – 1823 ) Kimdir? Hayatı, Çalışma Alanları ve Eserleri Nelerdir?

Photo of author

By Bilgio.Net

Edward Jenner ( 1749 – 1823 ) Kimdir? Hayatı, Çalışma Alanları ve Eserleri Nelerdir?

O çocukların, hatta bazı yetişkinlerin de, korkulu rüyası olan enjeksiyonu eline alan ilk isim olmuştu. Bir diğer deyişle; ‘’ Sus, bak iğneci amca geliyor! ‘’cuların da ilham kaynağı. Evet, bugün başta çiçek aşısı olmak üzere onun gibi bulaşıcı hastalıkları önlemek ve bu hastalıklara karşı bağışıklık kazandırmak için uygulanan ‘’ aşı yöntemini ‘’ ilk uygulayan, İngiliz Doktor Edward Jenner’di. Aşıyı ilk olarak çiçek hastaları üzerinde deneyen Jenner, Osmanlı’da kendisi doğmadan çok önceleri uygulanmakta olan çiçek hastalığı tedavisini, bilimsel yöntemle veya diğer adıyla, aşı ile sağlayarak tıp dünyasında yeni bir sayfa açan isim olmuştu.

Her ne kadar çiçek aşısını ilk bulan kişi olmasa da bu tedaviyi bilimsel bir yöntemle ilk kez uygulayan Jenner, önce Avrupa’da ardından da Amerika’da yöntemin gelişmesini sağlayarak milyonlarca kişinin hayatını kurtardı. Bu anlamı ile eli iğneli bir kahraman olarak da isimlendirilebilirdi.

Küçük yaşta babasını yitiren Jenner’i, yine bir papaz olan ağabeyi büyüttü. İlköğrenimini Gloucestershire’de tamamlayan Jenner, ardından bir cerrahın yanında çalıştı. Londra’ya giderek St. George Hastanesi’nde dönemin ünlü doktorlarından John Hunter’ın asistanı olarak çalışmaya başladı. Burada kaldığı iki yıl boyunca biyoloji ve cerrahi üzerine araştırmalar yapan Jenner, 1773’te Berkeley’e döndü ve doktorluk yapmaya başladı. Burada bulunduğu dönemde, ileride kendisinin tüm dünyada tanınmasını sağlayacak çiçek hastalığına yönelik çalışmalarına da başlamıştı. 1796’da Kraliyet Cemiyeti’ne ( Royal Society ), Sarah Nelmes isimli bir kıza uyguladığı çiçek aşısının sonuçlarını içeren makalesini gönderdi. Ancak elde ettiği bu bulgular, Kraliyet Cemiyeti tarafından reddedilecekti.

Çalışmalarından vaz geçmeyen Jenner, iki yıl sonra kendi yaptığı araştırmalarda elde ettiği sonuçlarla dönemin Osmanlı’sında kullanılmakta olan çiçek hastalığı ve tedavi usulleriyle ilgili bilgileri derleyerek ‘’ İnek Çiçeği Hastalığının Sebepleri ve Etkileri Üzerine Bir İnceleme ‘’ ( An Inquiry Into the Causes and Effects of the Variole Vaccine ) isimli çalışmasını yayınladı. Kitapla birlikte çiçek aşısı üzerine yaptığı çalışmaları geniş bir alana yayıldı ve önce Avrupa’ya ardından Amerika’ya ulaştı. Hastalığa karşı geliştirdiği yöntemler ve gerçekleştirdiği araştırmalar sayesinde bazı ödüller kazandı.

Edward Jenner Çiçek Aşısını Nasıl Buldu ?

18, yüzyıl kıta Avrupa’sında veba, kolera ve verem gibi hastalıkların yanı sıra çiçek hastalığı da can alıyordu. İngiliz tarihçi Kenneth Warker’ın 1954’te yayınladığı Tıp Tarihi isimli kitabında belirttiği üzere, o dönemde çiçek salgını, kıta genelinde 60 milyon kişinin canını almıştı. Warker’ın aktardığı istatistiklere göre, her ülke halkının en az yüzde 80’i er geç çiçek salgınına yakalanıyordu. Bunların en az dörtte biri de ya ölüyor, ya da görme yetisini kaybediyor ya da ‘’ çiçek bozuğu ‘’ na ( çiçek hastalığında ya da su çiçeğinde görülen ufak sivilcelerden kalan izler ) yakalanıyordu. Fransa Kralı XV. Louis de çiçek hastalığından ölmüştü.

18, yüzyıl İngiltere’sinde de çiçek hastalığının tedavisi yoktu. Hatta birçok aile, çocuklarına daha küçük yaşlardayken, bu hastalığa hafif şekilde atlatmış başka bir çocuktan aldıkları mikropları aşılayarak, çocuklarının bu hastalığa yakalanmasını önlemek yerine, hastalığı hafif geçirmesini sağlama yoluna gidiyordu. Bu şekilde çocuklar ya ölüyor ya da hayatlarının geri kalanını, bu hastalığa hafif şekilde geçirmiş ve bağışıklık kazanmış olarak geçiriyorlardı. Ya da dönemim matematikçilerinden birinin dediği gibi; ‘’ Hiçbir anne baba, çiçek hastalığını henüz geçirmemiş çocuklarını, kendi çocukları gibi görmüyor ‘’ idi.

İngiltere’nin Sadbury köyünde doktorluk yapmakta olan Jenner, sütçü kızların diğer insanlara göre çiçek hastalığına daha az yakalandığını gözlemlemişti. Meseleyi biraz kurcalayınca bu kızların daha önce inek çiçek hastalığına yakalanmış olduklarını belirledi. Hayvancılıkla uğraşan bu kızlar, çiçek hastalığına yakalansalar da, ya hastalığı gayet kolay atlatıyor veya herhangi bir ölümcül sonuçla karşılaşmıyorlardı. Çünkü inek çiçeği hastalığı, insanlara çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazandırıyordu. Bunun üzerine Jenner, 14 Mayıs 1796’da James Philipps adında 8 yaşındaki bir erkek çocuğuna sol kolundan ‘’ inek çiçeği ‘’ cerehatı verdi. Çocuğu bir süre inek çiçeği hastası olduğu halde bekleten Jenner, iki ay sonra bu sefer çocuğa çiçek mikrobunu enjekte etti. Sonuç hayli ilginçti. ‘’ Aşıladığı ‘’ erkek çocuğu, çiçek hastalığına yakalanmamıştı. Bunun çiçek hastalığına karşı güvenli bir metot olduğunun anlaşılması üzerine uygulama yaygınlaştı ve bugün aşılama olarak bilinen ‘’ vaccination ‘’ başlamış oldu. İnglizce ‘’ vaccination ‘’ kelimesi de, çiçek hastalığı ineklerden alınan örneklerden engellendiği için Latince’de inek anlamına gelen ‘’ vacca ‘’ kelimesinden türemişti.

Kuduz aşısını bulan ünlü bilim adamı Louis Pasteur, başka hastalıkları önlemek için aşı yöntemini geliştirene kadar da çiçek, aşılama yoluyla önlenebilen tek hastalık olarak kalacaktı. Aşılamayı başlatan Jenner ve ondan yaklaşık 100 yıl sonra bunu diğer hastalıklar için de kullanmaya başlayan Pasteur’ün çalışmaları sayesinde bağışıklık sisteminin yapısı anlaşıldı; mikroplar ve virüslerle mücadele yolunda büyük adımlar atıldı.

Çiçek Aşısını İlk Osmanlı mı Kullanmıştı ?

Jenner, her ne kadar Batı dünyası tarafından çiçek aşısını bulan ilk kişi olarak lanse edilse de, bu, daha o doğmadan önce Osmanlı topraklarında uygulanan bir yöntemdi. 1771’de Osmanlı topraklarına gelen İngiliz elçisi Lord Montague’nun eşi Lady Mary W. Montague’nun İngiltere’ye gönderdiği mektuplardan da çiçek aşısının Müslüman Türkler tarafından bulunduğu anlaşılıyordu. Üstelik Jenner, çiçek aşısı üzerinde çalışırken, İstanbul’dayken çocuklarına çiçek hastalığına karşı aşılatan ve bu teknikten İngiltere’ye yazdığı mektuplarda bahseden Lady Montague’nun notlarından faydalanmıştı.

Lady Montague, 1717 yılında İngiltere’nin Osmanlı sefiri olarak tayin edilen eşi Lord Montague ile birlikte İstanbul’a gelmiş; beraberlerinde 3 yaşındaki oğlunu ve kızını da getiren Montague ailesi, Mayıs 1717’de geldiği Osmanlı topraklarında Temmuz 1718’e kadar kalmıştı. Kocasının görevi sayesinde gezdiği yerleri ve burada müşahede ettiklerini yazma gibi bir alışkanlığı olan Lady Montague, İstanbul’dayken de bir Osmanlı kadını gibi giyiniyor, Türk mahallelerini geziyor ve halkla yakın diyalog kuruyor; aldığı bilgileri ve gördüklerini ise hem kocasına aktarıyor hem de İngiltere’deki dostlarına yazdığı mektuplarında dile getiriyordu. Mektupları dünya edebiyat tarihine ‘Montague’nun Mektupları’ (Montague’s letters) olarak aktarılan İngiliz hanımefendisi, çiçek hastalığı ve Osmanlı’da bu hastalığa karşı uygulanan yöntemleri şöyle aktarıyordu:

Bu topraklarda kimse aşıdan ölmüyor. Ben bu yöntemin iyi olduğuna karar verdiğim için aynısını kendi çocuğuma da yaptırdım. Ülkemi çok sevdiğimden aynı yöntemin bizde de uygulanmasını istiyorum. Doktorlarımızın, insanlığın iyiliği için kendilerinden fedakârlıkta bulunarak bu yönde çalışmalar yapacaklarına inansam, yöntemi ayrıntılı bir şekilde yazmaktan çekinmezdim. Ancak onları kızdırmaktan korkuyorum; zira kendileriyle iyi geçinmemek çok tehlikeli bir durumdur. Eğer İngiltere’ye dönersem, onlara karşı bir savaş açacağım.”

Londra’ya dönmeden hemen önce çocuklarını çiçek hastalığına karşı aşılatan Lady Montague, tarihte çiçek aşısı yaptıran ilk İngiliz oluyordu. İngiltere’ye döndüğünde mektubunda yazdığı gibi çiçek hastalığının aşısının bütün İngiltere’de uygulanması için çaba gösteren Montague, Londra’ya geldikten sonra sefaret doktoruyla birlikte aşı üzerine ilk denemelerini yaptı. Ancak bu çabaları fazla bir netice vermedi. Papazlar ve hatta dönemin bazı tıp uzmanları, onun bu çalışmalarına karşı çıktı. Ünlü Voltaire de ‘Felsefî Mektuplar’ adlı kitabının 11. mektubunda Lady Montague’nun, çiçek aşısının İngiltere’de yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarından bahseder.

Buna göre çiçek aşısını ilk kez uyguladığı savunulan Edward Jenner, aslında çiçek hastalığını bilimsel manada araştıran ve bu konuda eser yazan ilk kişiydi. ‘İnek Çiçeği Hastalığının Sebepleri ve Etkileri Üzerine Bir İnceleme’ adlı kitabı, Lady Montague’nun çiçek aşısından bahsetmesinden 80 yıl sonra, 1798’de yayımlanacaktı.

Jenner, aşıyı Avrupa’da ilk kez uyguladığında tıpkı Lady Montague gibi zorluklarla karşılaştı. Jenner’ın bulgularına rağmen aşılamanın büyük salgınlara yol açacağı ileri sürüldü. Hatta aşı olanların ineklerde olduğu gibi boynuz ve kuyruklarının çıkacağı iddiaları bile ortaya atıldı. Üstüne üstlük Jenner’a karşı faaliyette bulunmak üzere Aşı Düşmanları Derneği (Anti Vaccanation Society) bile kurulmuştu. Özetle; o zamanların Avrupa’sında bilim yapmak hiç de kolay değildi!

Alman-Prusya Krallığı’nda eczacı ve doktor olan Casper Neuman, tıp alanında yazdığı bir eserinde çiçek aşısından ‘Türkiye’de kullanılan bir metot’ şeklinde bahsediyordu.

Osmanlı topraklarında çiçek aşısı, çiçek hastasının genellikle yüzünde çıkan çiçek kabarcıklarından alınan iltihabın, hastalığa yakalanmamış kişilerin derileri üzerinde açılan küçük yaraların üzerine sürülmesi yoluyla yapılıyordu. Dolayısıyla Jenner, çiçek aşısını bulmamış, yeni bir usul ortaya atarak, aşıyı ilk kez bilimsel metotlarla denemişti. Yine de bu durum, onun, saygıdeğer bir bilim adamı olduğu ve milyonların hayatını kurtardığı gerçeğini değiştirmeyecekti.

 

 

Yorum yapın