Çernobil Reaktör Kazası Nedir? Ne Zaman, Nerede ve Nasıl Meydana Geldi? Sonuçları Nelerdir ?
25 Nisan 1986 akşamı Sovyetler Birliği’nin Kiev ( Günümüzde Ukrayna’nın başkenti ) yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründeki ekip bir sonraki gün yapılacak tehlike bir teste hazırlanıyordu. Elektrik destek ünitesi devreden çıktığında türbinlerin ne kadar daha dönmeye ve güç üretmeye devam edeceğini ölçeceklerdi.
Tehlikeli bir testti; ama daha önce de yapmışlardı. Hazırlığın bir parçası olarak, otomatik güvenlik kapanma mekanizması da dahil olmak üzere, bazı kritik kontrol sistemlerini devre dışı bırakmışlardı. 26 Nisan Sabahı saat 01:00’da, soğutucu su akışı azalmaya ve güç artmaya başladı. Saat 01:23’te sorumlu operatör, düşük güç seviyesindeki reaktörü kapamak için harekete geçti, ama geç kalmıştı. Daha önceki hatalarla ortaya çıkan domino etkisi, üretilen güçte keskin bir artış yaşanmasına sebep oldu. Hemen akabinde enerjiyi içinde hapseden 1,000 tonluk koruyucu kalkanı tuzla buz etti. Sınırsız güç gün ışığına çıkmıştı.
Ortaya çıkan amansız yangını söndürmek tam 9 gün sürdü. Helikopterle reaktörün üzerine 5 bin ton kum, borak, kil ve kalsiyum atıldı. Ortaya çıkan radyasyon o kadar yoğundu ki ( Binlerce kilometre uzaktaki İsveç’te bile radyasyon artışı gözlemlenebilmişti ), o kahraman pilotların ve itfaiyecilerin hepsi birkaç gün içinde öldü. Sovyet sistemi, nöbet sırasında çalışan herkesi tutukladı. Hatta korunağın erimesini engellemek için zincirleme reaksiyonu durdurmayı deneyen görevli bile, 14 yıl hapse mahkum olmuştu. Ama buna gerek kalmayacak, adam zaten 3 hafta içinde, diğer yüzlercesi gibi, aşırı radyasyondan ölecekti.
Komünist Gorbaçev hükümeti olayı örtbas etmeye çalıştı. Kiev’de halk 1 Mayıs gösterilerine katılmaya zorlandı. Ama o esnada halk yabancı radyo istasyonlarından ve kazada ölen insanların yakınlarından korkunç bir olay meydana geldiği haberlerini almaya başladı. İnsanlar olan biteni, ancak 7 Mayıs’ta tam anlamıyla öğrenebilecekti. Neredeyse Kiev halkı hariç tüm dünya kazayı konuşmaya başlayınca, dönemin SSCB Başkanı Mihail Gorbaçev, şu tarihi açıklamayı yapmak zorunda kalıyordu :
‘’ İyi akşamlar yoldaşlar. Hepinizin bildiği gibi, inanılmaz bir talihsizlik yaşadık. Bu kaza, Sovyet halkını derinden yaraladı ve uluslararası toplumu şoke etti. İlk kez, kontrol dışına çıkmış nükleer enerjinin gerçek yüzüyle karşı karşıya kalmış bulunuyoruz.’’
Bu resmi kabulün ardından Çernobil ve çevresinde sirenler çalmaya başladı. Panik başlamıştı. Büyük bir kaçış başladı. Bankalar, evler, parklar, hatıralar, anılar, fotoğraflar ne varsa hepsi geride bırakıldı. Ve tabii hemen ardından da yağma başladı. Polis yağmacıları vurmaya başladığında, radyoaktif yüklü televizyonlar, Kiev’in hırsız pazarlarında satılmaya başlanmıştı bile.
Çernobil Reaktör Kazasından Sonra Yaşananlar
Kazanın olduğu ilk yıl 650 bin dolayında insan, bölgedeki nükleer temizlik çalışmalarında görev yaptı. Bu insanlar daha sonra ‘’ temizlikçiler ‘’ olarak isimlendirilecekti. Tahminlere göre bunlardan 15 bini birkaç yıl içinde öldü. Geride kalanlar ise halen ciddi sağlık sorunları ile boğuşuyor. Şu an reaktörün patlayan santrali tamamen beton bloklarla kaplanmış durumda. Bu yüzden durumun ruhuna uygun bir isim de bulunmuş : Lahit. Temizlikçilerin büyük bir bölümü, Lahit’in inşasında çalıştırıldı. Bir bakıma kendi lahitlerini de yapıyorlardı.
Çernobil etrafındaki şehir, 1970’lerde kurulmuştu. Kazadan önce 48 bin kişinin yaşadığı bu şehir, 1986’ya kadar modern, yeşil ve sineması, yüzme havuzu ve benzeri tesisleriyle cıvıl cıvıl bir yerleşim yeriydi. Şimdi onun yerinde kulakları sağır eden bir ‘’ sessizlik ‘’ vardı. Evler, mağazalar ve hatta posta kutusundaki mektuplar bile olduğu gibi bırakılmış. Asfalt yolların üzerlerinde otlar bitmiş, terk edilmiş virane evlerin duvarlarında ise sarmaşıklar. Şu an Çernobil’de hava öldürücü değil. Lakin halen koruyucu elbise olmadan girmenin mümkün olmadığı yerler var. Sözgelimi, Kızıl Ağaç Ormanı ve Hayalet Şehir Mezarlığı. Kazada ölenlerin yakınları bu mezara gömülü akrabalarını ziyaret edemiyor. Zira aynı yere kazanın hemen ardından büyük miktarda nükleer atık gömülmüş. Bilim adamlarına göre burası dünya üzerindeki en ‘’ ölümcül mezarlık ‘’. Tabii ki toprak da tamamen ölü. Çok çok uzun yıllar sonra hayatın tekrar boy göstermesi bekleniyor. Mobil telefonlar ise çalışmıyor.
Türkiye’nin siyah beyaz yıllarına tekabül eden bu dramatik olay, ilk birkaç saat içinde yüzlerce, ilerleyen günlerde ise milyonlarca insanın hayatını değiştirmişti. Geride kalan nükleer miras ise, çok uzun bir süre daha söz konusu bölgedeki canlı yaşamını askıda tutamaya devam edecekti. Çernobil ve etrafındaki bölge, bugün ‘’ hayalet şehir ‘’ olarak isimlendiriliyor.
Günümüzde Çernobil ve civarına giriş çıkışlar kontrollü bir şekilde devam ediyor. Patlamadan sonra hayatta kalanların çoğu bölgeyi terk etmiş. Geride kalan tek tük köylüler ise, ‘’ Ya rasyasyondan ya da başka bir şeyden dolayı zaten öleceğiz. Bari burada ölelim.’’ Diyerek kaderlerine teslim olmak durumda. Bölgeye giren araçlar ve insanlar çıkışta, özel kimyevi maddelerle yıkanıyor.
Aradan çok uzun bir zaman geçtikten sonra, kazadan sonra bölgeye yayılan radyasyon öldürücü oranların altına düşmüş durumda ama radyasyon Çernobil ve çevresinde 48 bin yıl kadar daha kalacak. İnsanların bölgede tekrar yaşamaya başlaması için ise 300 yıl kadar geçmesi gerekiyor. Bununla birlikte, bilim camiası, her şerde bir hayır vardır hesabı, Çernobil’de gereken dersi almış görünüyor. Bilim adamları, kullanımındaki kolaylığı sebebiyle daha uzun bir süre nükleer enerjinin kullanılacağını, ancak eski model reaktörlerden kaçılması gerektiğini söylüyorlar.
Çernobil Reaktör Kazasının Etkileri Nelerdir ?
Çernobil, 1979’da Amerika’daki Three-Mile Islan Nükleer Santrali’ndeki kazadan sonra dünyanın şahit olduğu en büyük nükleer yıkım ve ilk büyük endüstri felaketi olma özelliğini koruyor. Kazanın doğrudan etkisinden dolayı 10 bin kişi öldü. Ukrayna hükümeti, üçte birini çocukların teşkil ettiği 3,5 milyon kişinin hasta olduğunu söylüyor. Tiroit kanseri ise, kazanın olduğu bölgede, eskisine oranla 10 misli artmış durumda. Nükleer serpinti, kazanın ardından güçlü rüzgarlarla, Avrupa’ya yayılmıştı. Bugün bile İngiltere ve İskoçya’da radyasyonlu ot nedeniyle bazı çiftliklere sınırlamalar getirilmiş durumda. Kazanın hemen ardında reaktörün üzerine inşa edilen kaplama ise zayıflıyor. Daha da ilginci, Çernobil’in bu kazadan sonra bile, 14 yıl kadar daha elektrik üretimine devam etmiş olması. Uluslararası baskılara rağmen santral, 2000’de tamamen kapatılabildi. Reaktör ve etrafındaki yerleşim bölgesinin bulunduğu 30 kilometre karelik alan, dış dünyadan tecrit edilmiş durumda.
Uzmanların Gözüyle Çernobil Kazası
Peki uzmanlar Çernobil’ nasıl değerlendiriyor dersiniz? MIT’ten Nükleer Bilimler Profesörü Mujid S. Kazimi, ‘’ Çernobil faciasının tekrarı çok zor ‘’ derken, Nükleer enerji santrallerini petrol, gaz ve kömürlü işleyen santrallerle değiştirmenin mümkün olduğunu söylüyor ve devam ediyor: ‘’ Ama bu kez de fosil yakıtlarıyla çalışan nükleer santrallerin, küresel ısınmayı arttırması söz konusu oluyor. Diğer yandan mevcut olan nükleer santraller için büyük paralar harcanmış, hükümetler, bunları kapatmakta isteksiz davranıyor. Bununla birlikte nükleer santrallerin işletilmesi diğerlerine göre daha pratik. Çernobil’den büyük dersler aldık. Tehlikeli olabilecek santraller elden geçirildi, güvenlik önlemleri arttırıldı. Bir daha böyle bir olay olabileceğini sanmıyorum.’’
Stanford Üniversitesi’nden Tim Mac Chatty ise ‘’ Nükleer enerji, 10 milyon kat daha etkili ‘’ diyerek, bir bakıma Çernobil’e rağmen insanoğlunun kolay kolay bu enerji türünden vazgeçmeyeceğine işaret ediyor. ‘’ Enerji gelişmenin motoru. Enerjinin en uygun üretim kaynağı ise nükleer santraller’’ diyen Mac Chatty, ‘’ Zira bir uranyum atomunun füzyona sokulmasıyla elde edilen enerji, kömürdeki karbon atomunun yakılmasıyla elde edilen enerjinin neredeyse 10 milyon katı. Amerika’da 109, dünya genelinde 400’e yakın santral var. Hiçbir şey yüzde yüz güvenli değildir; ama bu nükleer santrallerden vazgeçmemizi gerektirmez. Çernobil, eski teknolojinin kurbanı olmuştu. Amerika, savaş gemilerini neredeyse 50 yıldır nükleer enerji ile yüzdürüyor ve neredeyse hiçbir kaza olmadı’’ şeklinde konuşuyor.
Hayalet Şehir Çernobil, kontrolsüz gelişmenin acı bir mirası olarak kendi sessizliğinde yaşıyor. İçinde barındırdığı hatıralarla, şimdi yabani otlarla kaplı sokaklarında çocukların oynayacağı günlerin gelmesini bekliyor. Yüzyıllar sürecek uykusunda.