Kısırlık Nedir ? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Kısırlık Nedir ? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir ?

Kısırlık geniş anlamıyla, çiftlerin çocuğu olmamasıdır. Bunun nedeni de, ya gebe kalamamak ki, bu erkek için gebe bırakamamak, ya da gebe kalınmış olmasına rağmen gelişmesini sağlayacak yeteneklerim bulunmamasıdır. Eğer bir çift sürekli ve normal evlilik ilişkilerine rağmen 1 ile 5 yıl içinde çocuk sahibi olamamışsa, kısırlıktan söz edilebilir ve nedenleri de kadına ve erkeğe aittir.

Kısırlığın ‘’ ilkel kısırlık ‘’, ‘’ sonradan olma kısırlık ‘’ ve ‘’ yarım kısırlık ‘’ gibi türleri vardır. Günümüzde elde edilen verilere göre he on evlilikten birinde kısırlık görüldüğü ve bu kısırlıklardan üçte birinde hastanın erkekte olduğu tespit edilmiştir. Ancak, erkekler için kesin teşhis koyma daha çabuk olduğu halde, kadınlar için kısırlık sonucuna varılabilmesi için bazı hallerde dört yıllık bir sürenin beklenilmesi gerektiği de kimi doktorlarca belirtilmektedir.

Günümüzde evli çiftlerin % 10’unun çocuksuz olduğu gerçeğiyle birlikte, bu çiftlerden kaçının isteyerek çocuk sahibi olmadığını, ya da kaçının elde olmayan bir kısırlığın kurbanı olduğunu bilmek oldukça güçtür. Gerçekten de, çocuk dünyaya getiremeyen bazı çiftler utangaçlığa kapılarak sorunlarını bir doktora açmaktan kaçınırlar ve kendilerinin isteyerek çocuk yapmadıklarını ileri sürerler. Bazı çiftler ise, evliliklerinin ilk yıllarında çocuk istemediklerinden, kısır olduklarının farkına varmakta oldukça geç kalırlar.

Doktorlar, evliliklerinin ilk iki yılı içerisinde çocuk sahibi olamayan çiftlere kısır damgası vurulamayacağını ileri sürerler. Söz konusu çiftler genç ise bir süre daha beklemesinde bir sakınca yoktur. Ama otuz yaşından sonra kadının döllenebilme olanağı hızla azaldığı için önlem almakta daha süratli davranmak gerekir.

İnsanlarda başlıca iki tip kısırlık görülür. Biri, cinsiyet hücresi üretme yeteneğinin olmaması ve karşılaşma güçlüğünden ileri gelen kısırlık. Bir diğeri ise cinsiyet üretme hücresi normal olduğu halde karşılaşma olmayan kısırlıktır. Bu iki tip kısırlığın aynı çiftte birlikte bulunması da zaman zaman mümkündür.

Kısırlık Nedenleri, Belirtileri ve Teşhis Yöntemleri Nelerdir ?

Bu arada kısırlıkların % 5’inde hiçbir sebep ortaya konamaz. Bu durumda nedeni bilinmeyen evlilik kısırlığından bahsedilir. Kısırlığın nedenine göre, uygulanacak olan tedavinin esası farklı olacak ve çiftin daha önceden kullandığı ilaçlar da dikkate alınacaktır.

Kısırlık teşhisinin konmasında ve tedavinin belirlenmesinde, öncelikle yapılması gereken şey, kısırlık için başvuran çiftin her iki üyesiyle de görüşmek ve klinik muayeneleri yapmaktır.

Klinik muayeneye eklenen sorgulama, kısırlığı yapısal bozukluk veya cinsel bilgi eksikliği gibi açık nedenlerinin halledilmesini sağlar. Kısırlığın birincil ve ikincil olduğu ve çiftin önceden kullandığı ilaçlar veya geçirdiği cerrahi müdahaleler hakkında bilgi verir.

Tamamlayıcı tetkikler, hekime teşhis koymak için gerekli olan kesinliği sağlar. Bu amaçla hastahanelerde başlıca beş tür araştırma yapılır.

Araştırmalardan biri, Huhner cinsel birleşme sonrası testidir. Yumurtalama öncesinde cinsel birleşmeden 8 ile 16 saat sonra, dölyatağı boynu düzeyinde canlı sperma hücrelerinin aranması ve sayılmasıdır. Bu test pozitif ise kadınla ilgili tetkikler ön plana çıkar, aksine canlı sperma hücresi yetersizse araştırma erkeğe ait bir nedene yöneltilir.

Araştırmalardan ikincisi de, kadında sabah makattan ölçülen vücut ısısıyla ‘’ sıcaklık eğrisi ‘’ çizilen testtir. Eğer adetler normal ise, dişilik salgısının hakim olduğu dönemde eğride, sarı cismin varlığını, yani yumurtalamanın meydana geldiğini gösteren vücut ısısının yüksek olduğu bir dönem bulunması gerekir.

Araştırmalardan üçüncüsü ise, erkekte sperma muayenesidir. Bu test sperma hücrelerinin sayısı, hareketliliği ve morfolojik görünümü hakkında olduğu kadar, muhtemel anormal faktörler hakkında da bilgi verir. Söz konusu bu test üç günlük bir perhizden sonra yapılır.

Bu ilk üç testten hiçbir anormallik ortaya konamazsa, kadın cinsel organlarının tetkiki gerekir. Bu incelemeler dölyatağının yapısını ve fallop borularının açık olup olmadığını histerografi ile görünür hale getirir. Gelişmekte olan herhangi bir enfeksiyon olmadığı durumlarda incelemeler kadının adet döneminin 8 ve 12. Günleri arasında yapılır.

Son olarak yapılacak tes ise yumurtalık hormonlarının oranını inceleyen testtir. Bu testte vücut ısısının yüksek olduğu dönemin 5 ve 9. Günleri arasında yapılacak bir ölçümle sarı cismin işlerliğini göstermektedir. Bu test aynı zamanda Hipofiz hormonlarının oranını ve üreme işlevinin bozukluklarını ortaya çıkarabilir.

Kısırlık’ta  Tedavi Yöntemleri Nelerdir ?

Günümüzde kısırlığın tedavisinde, kısırlığın nedenine göre, çiftin döl verimini sağlamaya veya bozukluğun olduğu aşamayı devre dışı bırakmaya yönelik çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Kısırlığın tedavisi öncelikle sorunun kaynağına göre, iyileştirici veya geçici olarak yapılabilir. İlk durumda, tedavi yetersiz işlevleri düzeltir ve daha sonra çift, dışarıdan bir müdahale olmadan, doğal yoldan döllenmeyi gerçekleştirebilir.

Yumurtalama nedenlerinden doğan kısırlıklar, iyi özellikte bir yumurtalama sağlayan, uygun bir hormon tedavisiyle genellikle düzeltilebilir. Bunun için gereken ön koşullar, yumurtalıklarda ovosit olması, normal dölyatağı ve normal fallop boruları bulunması ve eşin üreme işlevinin normal olmasıdır.

Kısırlığın geçici tedavi yöntemlerinden biri de ‘’ tüp bebek’’tir. Fallop boruları tıkalı olan veya hiç bulunmayan kadınların çocuk sahibi olabilmesi için geliştirilmiş bir yöntemdir. Bu yöntem genellikle, üst üste birçok ovosit elde etmek amacıyla, kadın yumurtalığının hormonla uyarılmasından sonra, eşlerin her birinden cinsiyet hücresi alarak döllenmeyi anne vücudunun dışında gerçekleştirmekten ibarettir. Yani döllenmenin aşamaları ve yumurtanın ilk bölünmeleri uygun bir kültür ortamında geçer ve değişik dönemler mikroskop gözlemiyle izlenebilir. Döllenmeden iki gün sonra bir veya daha çok embriyon kadının dölyatağına aktarılır.

Tüp bebek, fallop borularının dölleyici işlemdeki rolüne ihtiyaç bırakmaz. Başarı ise 100 tedavi içerisinde 10-12 doğum dolayındadır. Bu tedavi yöntemi beklenen, her çiftin kısırlığına gerek etkinlik, gerek bedensel ve ruhsal bakımdan önerilecek en uygun tedavi yöntemidir.

Suni döllenme ise, eşin veya bir vericinin spermasıyla gerçekleştirilen tedavi yöntemidir. Eşin spermasıyla suni döllenme özellikle spermatozit sayısında yetersizlik nedeniyle erkek kısırlığı için veya dölyatağı mukusu yetersizliği halinde kadın kısırlığı için uygundur. Spermatozitlerin doğrudan dölyatağı içine bırakılması işlemi günümüzde git gide daha sık uygulanmaktadır.

Vericinin spermasıyla suni döllenme erkekte iyileştirilmeyen bir kısırlık veya kalıtsal olarak geçen bir hastalık olduğu durumlarda seçilmelidir. Kadında aynı durum söz konusu olduğunda, bir vericiden yumurta alımına başvurulabilir. Fakat genellikle eş spermasıyla suni döllenmede tekrarlanan başarısızlık halinde tüp bebek yöntemine başvurulur. Aynı şekilde, verici spermasıyla suni döllenme belirli sayıda tekrarlandıktan sonra, vericinin spermasıyla tüp bebek önerilebilir.

Kısırlığın tedavisi için uygulanan diğer yöntemler ise şöyle sıralayabiliriz ;

  • Cinsel İlişkinin Sınırlandırılması : Fazla sayıda cinsel ilişkide bulunmak, kadının döllenme yeteneğini azaltacağından, çiftlerin bir bekleme devresi geçirmesi oldukça yararlıdır.
  • Yaşayış Biçiminde Değişiklik : Kadın olsun erkek olsun, eğer beyinsel çalışmayı azaltır, üzüntüsüz, heyecansız, rahat bir yaşam geçirme yolunu tutarlarsa, büyük yararlar sağlamış olurlar. Ayrıca yorucu çalışmalardan uzak, temiz ve açık havada dinlenmek, bu arada kaplıcalarda banyo kürleri, doktorların müdahalelerinden önce gelen uygun dönemlerdir.
  • Beslenmeye Dikkat Edilmesi : Beslenme tedavisinde asıl amaç, alınan besinlerin miktarı değil, nitelikleridir. Dolayısıyla hastanın bu sırada hazmedemeyeceği ağır yemek yememesi, özellikle yumurta, süt ve bal ile sütte mamüller üzerinde durması, A ve B vitaminlerini bol miktarda alması gerekir. Bu arada alkol ve sigara olabildiğince azaltılmalı, hatta tamamen bırakılmalıdır.
  • Cinsel İlişki Pozisyonlarının Değiştirilmesi : Bunda amaç, meninin rahim yolunun derinliklerine ulaşmasını ve dışarıya akmamasını temin eden pozisyon veya pozisyonları uygulamaktır. Ayrıca cinsel ilişkide bulunma zamanı ve saatleri değiştirmek, ilişki öncesi sıcak banyo, masaj ve sportif hareketlerle bezeleri uyandırmak ve cinsel ilişkinin kadının döllenme imkanına daha çok sahip olduğu günlerde yapmak.

Yukarıda sıralanan yöntemler bu konuda yapılan ve şahsın doğrudan doğruya kendiliğinden uygulayacağı bazı önerilerdir.

Yorum yapın