Menkul Kıymetler Nedir ? Özellikleri Nelerdir ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Menkul Kıymetler Nedir ? Özellikleri Nelerdir ?

Dünyada para var olduğundan beri, parayı kullanarak yatırım yapmak isteyenler de olmuştur. Finansal yatırımın ilk zamanlarında, Rönesans İtalya’sından 17. Yüzyıla kadar, temel yatırım aracı devlet tahviliydi. Fakat ilk şirketlerin kuruluşuyla beraber her şey değişti. Bu şirketler hisselerin, spekülasyonların, milyonluk kayıp ve kazançların ve tabii ki ilk borsa çöküşlerinin habercisi oldu.

Yatırımcılar her gün, Londra, Paris, New York ve Tokyo gibi merkezlerdeki borsalarda milyarlarca dolarlık hisse alıp satar. Bir şirketin hisse fiyatı, şirketin tel başına varlığını sürdürüp sürdüremeyeceğini, satın alınıp alınmayacağını ve hatta iflas edip etmeyeceğini gösterir. Hisse fiyatları, insanları zengin de edebilir sefil de.

Fakat hisse piyasası kumarhane değildir. İnsanların yatırdığı para direkt olarak şirketin büyümesine ve genel anlamda ekonomiye katkı sağlar. Yükselişteki bir borsa, çoğunlukla gelişen ve hızla büyüyen bir ekonominin kanıtıdır. Bu, daha ilk şirketler ya da tam ismiyle anonim şirketler Avrupa’da genişleyen sömürgeci imparatorlukların yarattığı fırsatlardan istifade etmek için kurulduğundan beri böyle olmuştur.

Dünyada Bilinen İlk Şirketler Hangileridir ?

Bilinen ilk şirket, Amerika’daki sömürgecilerle ticareti finanse etmek için kurulmuş olan Virginia Şirketi olsa da, ilk büyük şirket İngiliz East İndia ( Doğu Hindistan ) Şirketi’dir. Hükümet, bu şirkete Asya’da İngiliz bölgelerindeki ticaret üzerinde tekel hakkı vermişti. Daha sonra bunu, Amsterdam’da Hollanda East İndia Şirketi’nin kuruluşu izledi.

İlk şirket kendilerini, localardan, ortaklıklardan ve devlet işletmelerinden şu şekilde ayırdı:

  1. Para Kazanma Şekli. Yani şirketler hisse senedi basar. Tahvillerin aksine, hisse sahipleri şirkette bir paraya sahip olur ve böylece şirketin kaderini belirlemede daha fazla etkisi olur. Hissedarlar, şirketin başka bir şirketi satın almasında, bir rakiple birleşmesinde veya satılmasında, ayrıca yöneticilerin maaşı gibi temel konularda söz hakkına sahip olur.
  2. Hissedarlara kendi hisselerini başka yatırımcılara satma hakkı vermek. Bu ikincil bir piyasanın yani menkul kıymetler borsasının oluşmasına sebep olmuştur. Borsada, hükümetler veya şirketler tahvil ile hisselerini direkt yatırımcıya satabilir.
  3. Sınırlı sorumluluk. Bu, bir şirket batarsa hissedarlarının, sadece yatırdıkları kadardan sorumlu tutulacağı anlamına gelir. Yani, insanların evlerine, arabalarına veya diğer varlıklarına el koyulmaz. Şirketler ayrıca yasal olarak kendi başlarına bir şahıs sayılır. Böylece şirketler, hissedarlardan bağımsız olarak sözleşme imzalayabilir, mülk sayın alabilir ve vergi ödeyebilirler.

Şirket sahipleri olarak, hissedarlar kardan pay alırlar. Eğer şirket nakit fazlası yaratabiliyor, işletme gideri ve gelecek yatırımlar da müsaade ediyorsa hissedarlar belli bir ödeme ya da kar payı alır. Hissenin değeri arttıkça kar ederler; değer düşerse de para kaybederler. Eğer şirket batarsa, hissedarların alacağı, tahvil sahiplerininkinden sonra ödenir. Bu yüzden hisse senetleri borçlanmada daha riskli bir yatırım olarak kabul edilir.

Genel olarak, şirketler ikiye ayrılır. Limited şirket ( ya da kote olmayan şirket ) hisseleri serbest piyasada işlem görmez. Bunlar genelde daha küçük, hisselerin sadece yönetici veya kurucunun ailesinin, bankaların ve ilk yatırımcıların elinde olan şirketlerdir. Bir de borsaya kote şirketler vardır.

Menkul Kıymetler ve Borsa

Borsa aklımıza, saldırgan finansçıların al ve sat diye bağırdığı kaotik bir ticaret merkezi olarak gelir. Aslında dünyada bağırarak işlem yapılan çok az borsa kalmıştır. Londra Metal Borsası ve Chicago Ticaret Borsası en önemli iki örnektir. Artık bilgisayar tabanlı, dünyanın her yanından ticarete açık sistemler bu tip işlem odalarının yerini aldı.

Borsanın çıkacağına inananlara İngilizce ‘’ boğalar’’, düşmesini bekleyenlere ise ‘’ ayılar ‘’ takma adı verildi. Yatırımcılar belli bir şirketin gelecekte yükseleceğine inanırsa, hisselerini almaya başlar ve fiyatı yükseltirler. Bunun tersine, bir şirket zor durumdaysa, yatırımcılar hisseleri satar ve bu fiyatı düşürür.

Yatırımcılar toplu halde, korku ile açgözlülük karışımı duygularla harekete geçer. Genelde açgözlülük korkunun önüne geçer, borsada bir balon oluşur yani fiyatlar değerini aşar bazen de korku açgözlülüğün önüne geçer ve hisselerin değeri düşer, sonunda borsa çöker. New York ve Londra’daki borsalar son yüzyıl içinde pek çok önemli balonun mağduru olmuştur. En meşhur çöküş 1929’da Wall Street’te yaşanmış olsa da, 1987’de Kara Pazartesi’de hisse fiyatları ( Dow Jones tek bir gün içinde yüzde 22.6 düşer) çok daha keskin düşmüştür. Borsalar ‘’ dot-com’’ balonunu takiben 2000-2002 arasında ve 2008 finansal kriziyle de epey düşmüştür.

Büyük Yatırımcılar

Borsada katılımcılar bireysel ya da kurumsal yatırımcı olarak ikiye ayrılır. Bireysel yatırımcılar portföy sahibi hanelerdir. Kurumsal yatırımcılar ise emeklilik sigortalarını, sigorta şirketlerini, fon yöneticilerini, banka ve diğer kurumları içerir. Emeklilik ve sigorta fonları borsada işlem yaptığı için, neredeyse her vatandaş borsanın gidişatından etkilenir.

Diğer yatırımcılar arasında kötü şöhret edinmiş serbest yatırım fonları vardır. Bunlar sadece hisse almaz, ayrıca değerinin altına da satabilir çünkü değerinin düşmesi üzerine yatırım yapmış olabilirler. ( hisseleri değerinin altına satmak için yatırımcı başka yatırımcıdan belli bir fiyata mesela 100 dolara hisse ödünç alır, bu fiyatın 80 dolara düşmesini bekler. Sonra bu ucuz fiyata hisse alır ve diğer yatırımcıya iade eder, böylece 20 dolarlık farkı cebine atar.) Bir diğer yatırımcı türü de özel sermaye şirketidir. Bunlar zor durumda bulunan ve değeri az olan şirketleri almayı hedefler.

Pek çok insan bu yeni yatırımcı türlerini ( serbest yatırım fonları ve özel sermaye şirketleri ) piyasa için bir tehdit olarak görür, çünkü genelde gizemli davranırlar ve şirketlere şantaj yaparlar. Fakat onlar da, paha biçilmez bir piyasa görevini yerine getirdiklerini, değeri azalan veya düşük performanslı şirketleri satın alıp onardıklarını iddia ederler.

Yorum yapın