Minyatür Sanatı Nedir ? Nasıl Yapılır ?
Minayatür ışık, gölge tekniklerinin, resimde derinlik boyutunun önemsenmediği, klasik Batı resim tekniğinden çok farklı, özgün bir resim tarzıdır. Minyatür kelime anlamı olarak bir nesnenin küçük boyutlardaki örneğini ifade eder. Bu kavram zamanla kitap resmi için kullanılmıştır. Kitap ressamlığı olarak da bilinen minyatür sanatı, 18. Yüzyıla kadar Türkler için önemli bir yere sahip olmuştur.
Saray yönetimindeki ‘’ehl-i hiref’’ denilen sanatçı topluluğu arasında, ‘’nakkaş’’, ‘’ musavvar’’ olarak da anılan minyatür ressamlarının da önemli bir yeri olmuştur. 8. Ve 9. Yüzyıla ait günümüze gelmiş Türk resim sanatının örnekleri arasında, minyatürler de bulunmaktadır. Türklerin Türkistan’da yaşadıkları döneme ait olduğu düşünülen minyatür örnekleri, hala Topkapı Sarayı arşivlerinde bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet döneminden sonra da çok sayıda minyatür eser ortaya konmuştur. Bu eserler dönemin giyim kuşam, günlük uğraşılar, müzik aletleri, eğlence hayatı gibi özellikleri yansıtması açısından ayrı bir öneme sahiptir.
Minyatürler resme bakan kişilerin binanın içinde yaşananları görebileceği gibi, önden açık bir kesit halinde de yapılmıştır. Kanuni Sulta Süleyman döneminde, Osmanlı minyatür sanatı’’şahnamecilik’’ denilen resmi bir görev halini almıştı.
Bu dönemde tarihi olaylar, fetihler, seferler, savaşlar, tahta geçişler, yabancı elçilerin kabulü, bayram kutlamaları, bir yandan yazı olarak kayda geçirilirken, bir yandan da minyatür resimlerle anlatılmıştır. Bütün ayrıntıların resme yansıtılması, bugün müzelerde sergilenen minyatürlere sanat değeri kadar, resimli bir belge niteliği de kazandırmıştır. Batıdan Batıdan etkilenmenin yoğun olarak yaşandığı Lale Devri’ndeyse, minyatür sanatı yerini Batı resim tarzına bırakmıştır.