Ömer Seyfettin’in Kaşağı isimli hikayesi hüzünlü ama ders verici bir hikayedir. Bu nedenle öğrencilere “kaşağı metninin ana fikrinden yola çıkarak bir hikaye yazınız” şeklinde ödev verilerek bu hikayeden ders almaları, konuyu iyice kavramaları sağlanmaktadır.
Kaşağı metni özeti
Ömer ve Hasan bir çiftlikte yaşayan iki çocuktur. Çiftlikte atlar vardır ve bu atların bakımını Dadaruh yapmaktadır.
Dadaruh işinde usta bir at bakıcısı olup kaşağı ile atları tımar ederken atları rahat ettirmekte, canlarını acıtmamaktadır.
Ömer de Dadaruh gibi kaşağı ile atı tımarlamak ister. Bir gün etrafta kimse yokken kaşağıyı alır ve ata sürter. Kaşağıyı nasıl kullanacağını bilmediği için atın canını acıtır. Yeniden dener ama yine başaramaz. Öfke ile kaşağıyı kırar. Kendisine kızmasınlar diye de suçu kardeşi Hasan a atar.
Ömer ceza almaktan kurtulur ama Hasan azar işitir ve odadan çıkmama cezası alır. Ömer Hasan’a attığı iftira nedeniyle pişmanlık duyar ama suçunu bir türlü itiraf edemez.
Cezalı olan Hasan kuşpalazı hastalığına yakalanır. Ömer kabuslar görmeyince pişmanlığı artar ve sonunda suçunu itiraf etmeye karar verir. Fakat kardeşi Hasan hastalığı atlatamayıp ölmüştür.
Yalan ve pişmanlık ile ilgili hikaye
İlkokul öğretmeni sınıftaki öğrenciler içinde sadece İsmail’e farklı muamelede bulunuyordu. Beden eğitimi dersinde İsmail’i fazla koşturmuyor, sözlüde onu fazla ayakta tutmuyor ve fısfıs kullanmasına izin veriyordu.
İsmail astım hastasıydı ve ihtiyaç duydukça fısfısı kullanması gerekiyordu. Ciğerleri diğer çocuklarınkiler kadar sağlam olmadığı için koşunca çabuk yoruluyor, nefes nefese kalıyordu. Öğretmeni de bunu biliyor ve farklı davranıyordu.
Sınıf arkadaşları her ne kadar İsmail’in hasta olduğunu bilseler de astım hastalığı hakkında fazla bir bilgiye sahip değildiler. Hatta İsmail’in kullandığı fısfısı kullanmak isteyenler, buna özenenler de vardır.
Sedat bunlardan biriydi ve çok kere İsmail’den fısfısını ödünç almak istemişti. Aldığı olumsuz cevaplar onu öfkelendirmiş ama fısfıs hevesinden vazgeçirememişti.
Sedat bir gün eczaneye giderek biriktirdiği harçlıkları ile fısfıs almak istedi. Eczacı fısfısın sadece doktor reçetesi ile verilebileceğini söyleyince son bir kere daha İsmail’den bir kerecik olsun fısfısını kullanmak için ödünç istedi.
İsmail fısıfısı bir kere Sedat’a kaptırırsa onu bir daha geri alamayacağını biliyordu. Çünkü Sedat meraklı olduğu kadar bencil bir çocuktu. Daha önceden İsmail’den en sevdiği kalemini ödünç istemiş, onu kurcalayarak bozmuş ve geri vermemişti. Bir keresinde de İsmail’in kalemtıraşını içinde ne var diye parçalamış ve kullanılamaz hale getirmişti.
Sedat’ın vazgeçmeye niyeti yoktu ve İsmail’in fısfısını elde etmek için basit bir plan yaptı. İsmail fısfısını hep yanında taşıyordu sadece tuvalete giderken masasının gözüne koyuyordu. İsmail tuvalete gittiği zaman fısfısı oradan alabilirdi. Ama İsmail öğretmene durumu bildirirse fısfısı kendisinin aldığı anlaşılırdı.
Buna önlem olarak İsmail’in başına küçük bir dert açmayı düşündü. İsmail başı beladayken fısfısını düşünemeyecekti. İsmail tenefüste fısfısını masanın gözüne koyunca Sedat onun tuvalete gideceğini anladı. İsmail sınıftan çıkar çıkmaz Sedat önceki akşam babasının cüzdanından yürüttüğü 200 TL’yi İsmail’in kalem kutusuna yerleştirdi. Masanın gözünden de fısfısı aldı.
Artık teneffüs boyunca fısfıs ile oynayabilirdi. Ama umduğunu bulamadı. Çünkü fısfıstan ne güzel bir koku ne de tatlı bir hava geliyordu. Bunca zaman boşuna heveslendi. Sinirini fısfıstan çıkardı ve onu kırdı. Kırılmış fısfısı aldığı yere koydu.
Ders başladıktan birkaç dakika sonra Sedat yalandan feryat etmeye başladı:
-Param kayboldu, 200 TL’mi çalmışlar.
Sedat o denli feryat figan bağırıyordu ki öğretmenin bu duruma seyirci kalması olanaksızdı. 200 TL bir ilkokul öğrencisi için büyük paraydı ve öğrencilerin üzerinde bu kadar büyük bir para bulunmazdı.
Öğretmen öğrencileri ve eşyalarını teker teker aradı ve aranan 200 TL İsmail’in cüzdanında bulundu. İsmail bunun açıklamasını yapamayınca doğruca okul müdürünün odasına gönderildi.
Sedat’ın keyfi yerindeydi. Attığı iftira nedeniyle İsmail okul müdürüne hesap verirken fısfısının kırıldığının farkına varmayacaktı.
Ertesi gün İsmail okula gelmedi, sonraki günler de..
Sonraki hafta öğretmenleri İsmail’in hastanede koma durumunda olduğunu söyledi. Okul müdürü İsmail’i azarlayınca astım krizi tutmuş, fısfısı olmayınca normale dönememişti. Fenalaşan İsmail’i hastaneye götürmüşler ama bu süre zarfında ilacını alamadığı için komaya girmişti.
İsmail’in durumunu öğrenen Sedat yaptığı iftiradan dolayı pişman oldu ama şimdi suçunu itiraf etmesinin kime ne faydası olacaktı. İsmail iyileşince ondan özür dileyecekti ama İsmail iyileşemedi…
ya hayır ya niye öldü aglıycam