Vulkanize Kauçuk Nedir ? Ne Zaman, Nerede ve Kim Tarafından İcat Edildi ?

Photo of author

By Bilgio.Net

Vulkanize Kauçuk Nedir ? Ne Zaman, Nerede ve Kim Tarafından İcat Edildi ?

Doğal bir kaynak olarak kauıçuk ilk kez 1400’lü yılların sonlarında Amerikan kıtasını keşfeden ve bu yeni kıtanın özelliklerini kayda geçirmeye başlayan Christopher Columbus ve ekibindeki istilacılar tarafından fark edilmişti. Kayıtlarda, yerel ağaçlardan elde edilmiş süt kıvamında beyaz bir öz suyundan yapıldığı anlaşılan ve Castilla lastiği diye adlandırılan lastik toplarla oynayan yerlilerden söz ediliyordu. Bu, o sıralarda Avrupa’da bilinmeyen bir maddeydi. Ancak bu, Avrupalılar için gelip geçici bir meraktı, zira onların o sıralarda odaklandığı tek şey, gemilerini kendi kıtalarında büyük rağbet gören altın, gümüş ve mücevherle doldurmaktı. Bununla birlikte, Olmec kabilesinin (Kauçuk halkı anlamına geliyor), bu reçineyi ustalıkla kurutup sertleştirerek su geçirmez malzeme haline getirdiği ve bu malzemeyle dayanıklı ayakkabılar, kıyafetler ve mataralar yaptığı belirtiyordu. Yerliler, bu maddeye ‘’ ağlayan ağaç ‘’ anlamına gelen ‘’ caoutchouc ’’ diyordu.

Avrupalı kaşiflerin bu doğal kaynağa daha yakın bir ilgi göstermesi 200 yıl aldı. Kaşifler maddeyi işlemesinin zor, ham  haldeki sıvı kauçuğun güvenli bir şekilde nakledilmesinin neredeyse imkansız olduğunu anladılar. Bununla birlikte, 18, yüzyılın ortalarında yeni bilimsel gelişmeler, sınırlı deneylere ve kauçuğun başarıyla kullanıldığı birkaç uygulamaya öncülük etti. Fakat sıcak havada yapışkanlı ve kokulu, kışın ise sert ve kırılgan olan bu madde hala güvnilir değildi. 1832’te İskoç Bilimci Charles Macintosh ( 1766 – 1843 ) yapışkan kauçuk tabakasını iki malzeme şeridi arasına yerleştirerek kısmi bir çözüm geliştirdi. Bu malzemeyle icat ettiği su geçirmez kıyafet, yeni yağmurluklar bugün hala mucidin adıyla anılır. Bir yıl sonra dünyadaki kauçuk üretimi 100 ton gibi mütevazi bir miktara ulaştı ve sonraki altı yıl içinde 1000 tona yükseldi. Sonunda kauçuk endüstrisi hız kazanmıştı ve bu gelişme Endüstri Çağı’na denk geldi. Ancak kimyasal katkılarla kauçuğu daha dayanıklı hale getirme girişimleri sonuç vermedi; ta ki 1839’da Amerikalı bilimci Charles Goodyear (1800 – 1860) bu doğal kaynağın özelliklerini iyileştirmenin güvenilir bir yolunu tesadüfen buluncaya dek.

Goodyear, Connecticut New Haven’de doğmuştu. Babası Amasa Goodfyear, bu eski kolonideki hasat yöntemlerinde devrim yaratan hafif saman yabasının mucidiydi. Ayrıca ilk inci düğmeleri imal eden Amasa’nın fabrikası, 1812 savaşında ABD Ordusu’na çelik bağlaç tedarik ederek küçük bir servet edinmişti. Charles, hırdavatçılık öğrenmesi için 1814’te Philadelphia’ya gönderildi. 1821’de döndükten sonra babasıyla ortak bir işletme kurdu. Bu işletme istikrarlı bir şekilde büyüdü. Birlikte bir dizi zirai aracı yeniden tasarlayıp ürettiler ve Charles yirmi dört yaşına geldiğinde, onu varlıklı bir adam haline getirmeyi vaat eden başarılı hırdavatçılık şirketinin başına geçti. Ancak 1839’da Charles’ın sağlığı bozulmaya başladı ve onu güçsüz bırakan mide hastalığı Charles’e bağlı işletmelerden bazılarının iflas etmesine yol açtı. Çok geçmeden aile yoksul düştü. Bununla birlikte, sağlığı düzelmeye başlayan Goodyear, okuduğu gazetelerde Massachusetts Boston’daki Roxbury Kauçuk Şirketi’nin piyasaya sürdüğü yeni bir lastik ürünle ilgili haberlere rastladı. Roxbury, Charles Macintosh’un tasarımını daha da geliştirmek için bir süredir deneyler yapıyordu.

Bu fikirden çok etkilenen Charles Goodyear ürünlerden birkaçını kendi gözüyle görmek içinm New York’a gitti ve satılan kauçuk can yeleklerinin kötü yapıldığını ve etkisin olduğunu görür görmez anladı. Philadelphia’daki evine döndükten sonra Goodyear kauçuk ürünler üzerinde çalışmaya başladı ve birkaç tane sağlam şişme tüp ( can simidi ) yaptı. Sonra bunları Roxbury Kauçuk Şirketi’nin müdürüne gösterdi. Müdür ürünleri etkileyici buldu ama Goodyear’a şirketinin mali güçlükler yaşadığını çünkü binlerce  dolarlık kauçuk ürünlerinin çürüdüğünü ve satılamaz olduğu gerekçesiyle perakendeciler tarafından geri gönderildiğini anlattı. Goodyear bu noktada daha sağlam ve güvenilir kauçuk ürünler için fırsatı görmüştü ama o sıralarda kendisi de mali güçlükler yaşıyordu. Philadelphia’ya dönüşünde alacaklılar kapısına dayandı ve Goodyear çok geçmeden kendisini hapishanede buldu. Mobilyalarını ve diğer eşyalarını satmak zorunda kaldı ve eşiyle çocuklarını bir pansiyona yerleştirdi. Buna rağmen eşi ona destek olmaya devam etti ve ziyaretlerinde ona Hint kauçuğu getirdi. Goodyear da güvenilir bir malzeme üretme çabasıyla yılmaksızın deneyler yaptı.

Sonunda manyeziyle karıştırarak erittiği kauçuğu eliyle şekillendiren Goodyear bir çift ayakkabı yapmayı başardı. Sonra arkadaşlarının yardımları ve cömertliği sayesinde borçlarını ödeyip özgürlüğüne kavuştu. Ailesinin yanına dönen Goodyear, mükemmel, sağlam kauçuk ürünü yaratmak için gece gündüz çalıştı ama sonunda kauçuğun ticari bir geleceği olmadığına kanaat getiren dostlarının ve finansörlerin desteğini yitirdi. Ne var ki Charles Goodyear için bu ürün takıntı haline gelmişti ve bir kez daha kendisine sonsuz bir sadakat gösteren karısının desteğiyle New York’a gitti. Orada iyi kalpli bir kimyagerin yardımıyla bir tavan arasında küçük bir laboratuvar kurdu. Çabalarını yoğunlaştıran Goodyear, her gün  beş kilometre yürüyerek Greenwich Village’deki bir atölyeye gidip çeşitli fikirlerini test etti. Ancak bu kez de çabaları sonuç vermedi. Yılgınlığa kapılmayan Goodyear başka bir arkadaşının ortaklığa ikna etti ve birlikte bir fabrika kurup su geçirmez giysiler, kauçuk ayakkabılar, bir can yeleği prototipi ve çeşitli başka ürünler imal ettiler. Bu kez biraz başarılı olmuştu. Ailesine para gönderebiliyordu, hatta onlar için bir ev bile satın aldı. Ne yazık ki kısa süre sonra Goodyear yine kaderine yenik düştü ve kazandığı her şeyi 1837’deki borsa krizi sırasında yitirdi. Goodyear ailsi on yıl içinde üçüncü kez meteliksiz ve evsiz kalmıştı.

Çoğu mucidin denemekten vazgeçeceği noktayı çoktan geçmiş olan Goodyear pes etmedi ve ailesiyle birlikte Boston’a taşınıp kauçuk ürünlerinin değerine hala inanan Roxbury Kauçuk Şirketi’nden J. Haskins ile tekrar ahbaplık kurdu. Ürüne inanan bir tek Haskins kalmıştı. Haskins Goodyear’a destek çıktı, ona borç para verdi ve onu kentteki tüm doğru insanlarla tanıştırdı. Çok geçmeden Goodyear kauçuk ayakkabıları için patent aldı ve sonra bu patenti Rhode Island’daki Providence Şirketi’ne sattı. Ancak hala güvenli bir şekilde sıcak ve soğuk havaya, aside dayanabilen, çürümeyen kauçuk üretmenin bir yolunu bulmak için çabalıyordu. Sonraki üç yıl boyunca yaptığı deneylerin hepsi başarısızlıkla sonuçlandı. Fakat bir gün toz sülfürle karıştırdığı kauçuk çözeltisiyle deneye yaparken Goodyear numunelerden birini kazayla kızgın bir yüzeye döktü ve karışım hemen karbonlaştı. Fakat Goodyear dökülen numuneyi inceledi ve malzemenin bir kısmının elastiki özellik kazandığını fark etti. Böylece bugün vulkanizasyon dediğimiz işlemi keşfetmiş olan Goodyear, artık yumuşak, esnek ve su geçirmez ya da sert ve dayanıklı kauçuk malzeme yapılabilirdi. Bu malzeme tüm endüstrilerde aynı ham maddeden üretilen çok çeşitli ürünlerin yapımında kullanılabilirdi.

Charles Goodyear aradığını bulduğundan emindi ama önceki girişimlerinin başarısızlığı yüzünden dostları ve potansiyel yatırımcılar malzemeye kuşkuyla yaklaştılar. Böylece mucit ve ailesi birkaç yıl daha yoksulluk içinde yaşamaya devam ettiler. Bu arada Goodyear yöntemlerini geliştirdi ve bir ke zdaha New York’a gidip vulkanize kauçuğu William ve Emory Ryder kardeşlere gösterdi. Ryder kardeşler, Goodyear’ın icadının değerini hemen anladılar ve çeşitli yeni ürünler imal etmek için onunla anlaşmaya vardılar. Ne yazık ki Goodyear’ın kötü talihi peşini bırakmadı ve Ryder kardeşlerin işletmesi iflas etti. Charles umutları ve hayalleri ile yoksul evine geri döndü.

Neyse ki Charles’in yün fabrikası sahibi olan varlıklı kayınbiraderi William de Forest, Goodyear’ın on yedi yalındaki kızı Ellen ona ve onun meslektaşları olan Lewis kardeşlere vulkanizasyon işlemini gösterince 1843’te işe el attı. Birlikte Charles Goodyear’dan lisans aldılar ve aynı yılın eylül ayında, Connecticut Nagatuck’ta Samuel J. Lewis Şirketi’ni kurup vulkanize kauçuktan ayakkabı üretmeye başladılar. 1848’e gelindiğinde başka dört şirket daha Goodyear lisansı altında kauçuk çizme üretiyordu. Bu, 150 yıl boyunca kalbi Naugatuck’ta atan uluslararası kauçuk endüstrisinin başlangıcıydı. Bir ara şirketin fabrikalarında çalışan işçi sayısı 8,000’i aşmıştı.

Ne yazık ki Charles Goodyear, dünya çapında milyarlarca dolarlık bir sektör  haline gelen vulkanize kauçuk lastikli motorlu taşıtların icadını göremeden öldü. Goodyear patentlerini satmış olduğu için icadından maddi bir yarar sağlayamadı. Kaderini olgunlukla karşılayan Goodyear, ölümünden hemen önce şunları yazmıştı: ‘’ Geçmişe dönüp baktığında, bu endüstri kollarıyla ilgili olarak yazarın yaşadıklarından şikayet edip kendi ektiği tohumların meyvelerini başkalarının yediğini söylemeye biyeti yoktu. Hayatta bir kariyerin sağladığı avantajlar, sıkça yapıldığı gibi sırf dolarlar ve sentler üzerinden değerlendirilmemelidir. İnsan bir şey ekiyorsa ve kimse ondan bir şey biçemiyorsa asıl o zaman pişman olmak için haklı sebep vardır. ‘’

Bununla birlikte, Charles Goodyear efsanesi unutulup gitmek yerine Frank Seiberling adlı bir adam sayesinde herhangi bir buluşçuluk ya da endüstri tarihi öğrencisi için önemli olmaya devam edecekti. Frank Seiberling, Goodyear’ın azimli çabalarını onurlandırmak için 1898’de yeni kurduğu şirkete Goodyear Lastik ve Kauçuk Şirketi adını verdi. Frank Seiberling’in şirketi tam da otomobil ve motosiklet endüstrsinin gelişme ve bu sayede Seiberling büyük bir servete kavuştu. Bugün Goodyear Lastik Şirketi milyarca dolarlık bir endüstri olmaya devam ediyor ve Charles Goodyear’ın vulkanize kauçuğu dünyasının her yerinde milyonlarca üründü başarıyla kullanılıyor.

Yorum yapın