Psikolojide Polyannacılık nedir

Photo of author

By Bilgio.Net

Pollyanna’nın hikayesinin anlatıldığı kitap Eleanor H. Porter adlı yazarın 1913 yılında yazmış olduğu bestseller bir kitaptır. Defalarca çizgi filmleri çıkan bu kitabın ana karakteri Vermont’taki zengin ama ancak sert tabiatlı teyzesinin yanında yaşamaya giden yetim Pollyanna Whittier’dır.

Babası Pollyanna’ya “mutluluk oyunu” diye bir oyun öğretmiştir. Bir gün Pollyanna’ya hediye olarak koltuk değnekleri verilir. Hediye kutusunda beklediği gibi bir nesne bulamayan Pollyanna’ya babası bu değneklere bakıp, onlara ihtiyaç duymadığı için mutlu olması gerektiğini söyler. Yani iyi ki kötürüm değildir. Böylece Pollyanna’nın mutluluk oyunu başlar…

Pollyanna mutluluk oyununu oynamaya devam eder ve çevresindekilere de öğretir. Her olumsuzluk karşısında şükrettiği bir taraf görür. Yaşam doludur, karşılaştığı her kişi ve nesneye sevgi aşılar.

Pollyanna’ya bir gün araba çarpınca engelli kalır ama iyimserliğini kaybetmez. Yürüyemediği için kitap okumaya daha fazla zamanı olduğunu söyler arkadaşına.

Kitabın sonunda Pollyanna iyileşir ve mutlu hayatına devam eder.

Psikolojide Polyannacılık nedir ?

Pollyanna’nın bu hikayesi derin bir felsefe barındırır ve halen sosyolog ve psikologlarca tartışılır. Hatta psikolojide yer alan savunma mekanizmalarından birisi de Pollyannacılıktır.

Psikolojide tatlı limon olarak adlandırılan Pollyannacılık  “Beterin beteri var, bugünümüze şükürler olsun” öğeleri barındırır.

Örneğin çocuğunun biri hasta olan anne “iyi ki diğeri de hasta değil” der, gözünün biri kör olan biri, hala diğer gözü sağlam olduğu için sevinir, iflas eden biri, hala yaşıyorum diye sevinir.

Pollyannacılık doğru bir felsefe midir ?

Pollyannacılık felsefesinin doğru yanlarını savunanlar olduğu gibi eleştirenler de vardır.

Pollyannacılık felsefesinin en önemli artısı insana elindekilerle mutlu olmayı öğretmesi, değiştiremeyeceği olumsuzluklara üzülmemesini sağlamasıdır.

Örneğin iki ayağı kopan biri sürekli kopan ayaklarına üzülerek kendini heba edeceğine durumu kabullenerek hayatını yeni şartlara göre devam ettirir.

Pollyannacılık felsefesine yapılan en büyük eleştiri hayatın sadece mutluluktan, sevgiden veya bunlar gibi pozitif öğelerden ibaret olmadığıdır. İnsana acı veren olaylar kişiliğinin tekamül etmesinde ve kendini geliştirmesinde etkilidir.

Acıları yok saymak insanın yerinde saymasına ve hatalarından ders almamasına neden olacaktır.

Psikolojik açıdan Pollyannacılığın özellikleri nelerdir ?

En önemli özelliği durumu kabullenmektir. Hastalar veya yaşadığı olumsuz olaylara çözüm üretemeyen kişiler hallerini kabullendiklerinde psikolojik olarak çileleri sona ermektedir.

Örneğin babası vefat eden kişi “şöyle yapsaydım babam daha çok yaşardı, keşke son bir kez daha sarılsaydım” gibi düşünceleri bırakıp babasının öldüğünü ve yaşamına kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini kabullenince vefat nedeniyle çektiği ıstırap önemli derecede azalmaktadır.

Pollyannacılığın ikinci önemli özelliği her koşulda pozitif öğeleri keşfedip mutlu olabilmektir. Acısıyla tatlısıyla kaotik bir hayat yaşıyoruz. Kaygı ve anksiyete sorunlarının arttığı günümüzde birçok kişi melankoli ve depresyonun kıyısında gezmektedir. Sadece yaşadığı olumsuzluklara odaklanmak kişinin üretkenliğini sıfırlamakta ve depresyona itmektedir. Sahip olduğu nimetlerin farkında olmak ise insanı melankoli girdabından çıkarmaktadır.

Pollyannacılığın üçüncü özelliği algıladığı her şeye karşı koşulsuz bir sevgi beslemektir. Düşüncelerin duyguları, duyguların da düşünceleri etkilediği bilinmektedir. Psikolojik sorunları olan kişileri bu durumdan çıkarmak için evvela karamsarlık hapsinden çıkarmak gerekmektedir. Bu da sevgi ile mümkündür.

Pollyannacılığın dördüncü özelliği iyimserliktir. Gelecek belirsizliklerle doludur ve insan tabiatı itibariyle belirsizliklerden kaygı duyar. İyimser bakış açısı psikolojik açıdan kontrol edilmesi zor olan kaygı sorunlarına merhem olmaktadır.

Pollyannacılık bir savunma mekanizması mıdır ?

Psikolojide savunma mekanizmaları vardır. İnsanlar kontrol edemedikleri kaygılar veya başa çıkamayacakları olaylar karşısında savunma mekanizması geliştirirler.

Örneğin işten atılan kişinin bu durumu kabullenmesi veya bundan mutlu olması zordur. Ekonomik olarak sıkıntı yaşayacaktır, işten atıldığı için kendini işe yaramaz hissedecektir, bunlar psikolojisini bozacak, bozuk psikolojisi aile içi ve arkadaşlarla ilişkilerini de olumsuz etkileyecektir.

Böyle bir durumda insan beyni savunma mekanizmalarını devreye sokar. Önce işten atılmasının kendi suçu olmayıp yöneticilerin basiretsizliği olduğunu düşünür ve buna inanır. Daha sonra ülkede var olan ekonomik sıkıntıların her yeri etkilediği ve kendisi gibi bir çok işsiz olduğunu düşünerek (elle gelen düğün bayram mantığı) çoğu kişiyle aynı durumda olmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını düşünür.

Bu arada işten atılmasının daha iyi bir işe girmesine veya ailesine daha fazla zaman ayırmasına vesile olduğunu düşünerek avunur.

Psikolojideki savunma mekanizmalarından birisi de Pollyannacılıktır. Pollyannacılık kişinin durumunu daha kolay kabul edip elindeki nimetlere şükretmesini sağlar. Duygusal çöküntü yaşamamak için ilaç gibidir.

Pollyannacılığın savunma mekanizması “Daha da kötü olabilirdi”, “Hala elimde başka imkanlar var” ve “Her olumsuzluk yeni fırsatlar doğurur” mantıkları üzerine kuruludur.

Örneğin;

İşten atıldım ama;

-İşyeri bana tazminat davası da açabilirdi.

-Hala beni seven ailem ve arkadaşlarım var.

-Benim gibi elemanı dolgun ücretle çalıştıracak firmalar var.

Yorum yapın